Aslında 2019 yılı sonunda BKM'nin Türkiye'deki en büyük Online perakende etkinliği olan 29 Kasım Black Friday ile ilgili olarak yayınladığı verilerde bu büyümenin net sinyalini görmüştük. Tek gün içerisinde internetten ödemelerde 130 bin adedi ilk kez olmak üzere toplam 2,5 milyon üzerinde tekil kart kullanılmış ve 1,4 milyar TL'lik bir harcama yapılmıştı.
2020 yılıyla birlikte tüm dünyaya yayılan Covid-19 Salgını nedeniyle işyerlerinin büyük bölümü geçici süreyle kapanıp insanlar evlerinde kalmaya yönlendirildi. Bu durum tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok sektörü ciddi şekilde etkiledi. Tüketici ihtiyaçları ve davranışları da bu süreçte sürekli değişiklik gösteriyor. Özellikle de mağazaların kapandığı ve ihtiyaç sahiplerinin evlerinden çıkamadığı bu dönemde e-ticaret, tüm alışveriş tecrübesinin merkezine oturdu. Bu konuda başta Google olmak üzere arama motorlarının yayınladığı içgörüleri içeren raporlarda aşağıdaki Google Trends grafiği gibi net değişimleri takip edebilmeniz mümkün:
BKM'nin bu hafta yayınladığı Pandemi raporu, Covid-19 salgını nedeniyle öne fırlayan e-ticaret sektörünün ne ölçüde büyüdüğünü de gösteren önemli veriler içeriyor. 2020 yılı MART VE NİSAN ayları boyunca toplam 5 milyon kart, ilk kez internetten alışveriş için kullanılmış. Raporda her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL'sinin internetten gerçekleştiği NİSAN ayında, 18 milyon ayrı kartın internet ödemelerinde kullanıldığı, 2 milyon kartın ilk kez kullanıldığı ve Market-Gıda kategorisi cirosunun 2,36 Milyar TL'ye ulaştığı belirtilmiş.
Bu sektörel sıçramanın en önemli ayağını, birkaç haftada ortaya çıkan beklenmedik talep artışı ve farklılaşmasını (örneğin market kategorisi) çok başarıyla yöneten e-ticaret firmaları oluşturuyor. Covid-19 salgınının e-ticaret üzerinde yarattığı aşırı yükleme, birçok ülkede ürünlerin temin edilip teslim edilmesini zorlaştırırken, Türkiye'deyse durum gayet kontrollü şekilde yönetildi. Özel günler gibi ölçek yönetme tecrübesi bulunan e-ticaret platformlarının dünya standartlarının üzerindeki hizmet kalitesi ve eve teslimat odaklı mobil ticaret modellerinin başarılı uygulamaları, Türkiye'yi bu dönemde dünya çapında öne çıkardı. Bu durum tabiki sağlıklı bir ekosistemin; lojistik, kargo ve ödeme sistemleri açısından dünyadaki en oturmuş e-ticaret altyapılardan birinin üzerinde inşa edilen bir kollektif başarının sonucu.
İnsanlık, şüphesiz bu zorlu dönemi; daha önceki birçok benzer dönemi atlattığımız gibi atlatacak. 2020 yılının başında bu düzeyde ciddi bir dijital dönüşüm geçiren Türkiye'de, bu dönemin e-ticaret sektörü üzerinde ne kadar kalıcı bir etkisinin bulunacağına dair bir değerlendirme yapmak için dünyada SARS Salgını (2003) ve MERS Salgını (2015) gibi dönemlere göz atabiliriz:
- 2003 yılında yaşanan SARS Salgını sırasında kurulan Taobao.com (AliBaba) ve JD.com; tüketicilerin Çin'de Online alışverişle tanışma rüzgarını arkalarına alıp bugün Çin'de toplam perakende içerisinde %28'e ulaşan Online perakende dönüşümünün hızlandırıcıları olarak birer e-ticaret devi haline geldiler.
- 2015 yılında yaşanan MERS Salgını sırasında kapatılan marketler ve mağazaların e-ticarete yönlendirdiği Güney Kore'deki tüketiciler, o dönemde edindikleri alışkanlıkları sebebiyle artık market alışverişlerini Online olarak yapmayı tercih ediyor. Online perakendenin toplam perakende içerisindeki payının %25'e ulaştığı G.Kore'de, İçecek-Yiyecek kategorisinin toplam e-ticaret hacmi içerisindeki payı da %12'yi geçmiş durumda.
E-ticaretin her yıl sıçramalar yaptığı özel günleri (Black Friday, 11/11, ...) henüz yaşamadık bile. Hiç şüphesiz 2020 yılı Tübisad Raporu'nu artık sadece e-ticaret sektörü profesyonelleri değil tüm iş dünyası dört gözle bekleyecek.