İnternet teorisi konusunda önemli akademisyenlerden olan Jonathan Zittrain'ın, teknoloji dünyasının ve İnternet’in tarihsel olarak nasıl bir gelişim gösterdiği hakkında İnternet’in Geleceği (The Future of Internet) isimli bir kitabı bulunuyor. Özellikle bilgi teknolojisi (IT) uzmanlarını mutlu edecek bir teknik derinlikle yazılmış bu önemli kaynağı okurken aldığım notları, aşağıda paylaşmak istedim.
iPhone lansmanı ile teknoloji alanında devrim yaratan Steve Jobs’un yine benzer bir paradigma değişikliğini bundan 30 yıl önce Apple II bilgisayarı lansmanı ile nasıl benzer şekilde yaptığını çok güzel açıklamış.
Yine aynı şekilde Robert Tappan Morris ile ilk kez 1988 yılında ortaya çıkan İnternet korsanlığının, doğuş ve gelişme hikayesini de çok başarılı şekilde aktarmış. Çıkışında yazılım yetkinliğine dair bir tür güç gösterisi olarak başlayan bu akımın, günümüzde nasıl parasal değeri olan (bot orduları yönetmek gibi) bir suç haline geldiği ve çıkış amacından saptığına da değinmiş.
Kitapta, başlangıçta iş için kullanılma amacıla tasarlanan bilgisayarların kişisel kullanım için nasıl evrimleştiği ve bu süreçte İnternet’in sağladığı katkı başarılı şekilde özetlenmiş. Zittrain, tarihsel süreçte bilgisayar dünyasındaki ilerlemeyi aşağıdaki gibi birbirini takip eden dönemlerdeki 3 modelde ifade etmiş:
Hollerith Modeli: Herman Hollerith 1890’larda oluşturduğu delgili kart (punch card) ve okuyucu aparatı sistemiyle makineleri programlamayı başaran ilk kişi. Oluşturduğu kiralama (leasing) modeli, özellikle ismi International Business Machines’in kısaltması olan IBM’in 1900’lerin başında ABD’deki bilgisayar dünyasını domine etmesine neden oldu. Bu iş modelinde firmalar, tüm yazılım ve destek hizmetleri ile birlikte makinaları da kiralıyorlardı, yani bilgisayarların satışı yapılmıyordu. Müşterilerin ihtiyacı olan tüm programlama değişiklikleri IBM tarafından sağlanıyordu.
Bu dönemde Amerika’nın en önemli telefon altyapı sağlayıcısı AT&T’nin sistemi de buna benziyordu. İnsanların evlerindeki tüm telefon cihazları bu firmaya aitti, yani telefonlar kiralanıyordu.
Teçhizat (Appliance) Modeli: 1930’larda güç kazanan bu modelde, istenen her işe uygun bir cihaz üretiliyordu. Bu cihazlar sadece üretildikleri amaç için çalışabiliyor ve daha sonra farklı konular için programlanamıyorlardı. Örnek olarak elektrikli daktiloların atası sayılabilecek ilkel yazı cihazı Flexowriter verilebilir.
Programlanabilir Bilgisayar Modeli: 1970’lerle birlikte yeniden programlanabilen bilgisayarlar ortaya çıktı. Standart olarak üretilen makinalar, ek programlar ile sonradan istenen ihtiyaçları karşılayacak hale getirilebilme fonksiyonunu kazandı. Böylece donanım ve yazılım iki ayrı alan olarak gelişme olanağı buldu. Burada Microsoft sektörde verdiği olumlu katkının da altı çizilerek iş modelinin, sistemin açık hale gelmesi yönünde yazılımcı ekosisteminin oluşmasına nasıl fayda sağladığı da belirtiliyor.
Bu arada kitabın, bilgisayar veya e-okuyucu üzerinden okumak isteyecekler için ücretsiz olarak buradan indirilebileceğini ekleyeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder