26 Aralık 2010 Pazar

Yılın son e-ticaret etkinliğinden önemli notlar

Geçen hafta 2010 yılının son e-ticaret etkinliği Copromeet’e uğradım. Kalabalık bir katılımcı kitlesine hitap eden e-ticaret sektörü profesyonellerinin konuşmalarından birkaç not aktarmak istedim.

AliBaba.com Türkiye ülke müdürü Kenan Ardalı, toplam 5 milyon üyelerinin 250 bin adedinin Türkiye’den olduğunu ve Taobao.com (B2C sitesi) ve Alipay (online ödeme) gibi gruba ait diğer yapıları da ülkemize getirmeyi planladıklarını belirtti.

Sahibinden.com genel müdürü Burak Ertaş 2 milyon ilanın yer aldığı siteye her gün 2 milyon tekil ziyaret gerçekleştiğini belirtti. Online pazaryeri konseptinin gelecekte Etsy.com gibi daha özelleşmiş sitelerle genişleyeceğini de ekledi.

Groupon/Sehirfirsati.com Türkiye genel müdürü Emre Ekmekçi ise şu anda %70’i kadın olan 1,5 milyonluk üye adetlerini gelecekte 5 milyon kişiye çıkarmayı planladıklarını belirtti. Grup alışverişte kampanya düzenleme stratejisinin, firmaların reklam bütçelerini burada kullanmayı sağlamak olduğunun da altını çizdi.

19 Aralık 2010 Pazar

Elektronik Ticaretin Geleceği

Yeni bir yıla girerken son dönemdeki gelişmelerden yola çıkarak önümüzdeki yıllarda elektronik ticaretin hangi alanlarına dikkat edilmesi gerektiğine dair kişisel öngörülerimi paylaşmak istedim. Sektördeki eğilimleri ve ilgili örnekleri kişiselleştirme, araştırma, sosyal ve mobil olarak dört başlıkta topladım.

Kişiselleştirme
Genel tüketici kitlesinin elektronik ticaret ile tanışıklığı eskidikçe, işin sadece maliyet tarafının ağır bastığı bir tercih dünyasından uzaklaşacağımızı söyleyebiliriz. 2010 yılına kadar İnternet üzerindeki ticarette müşteriler için ürün kalitesi riskini azaltığı için uçak bileti, cep telefonu, otel rezervasyonu ve sigorta başvuruları gibi daha çok standart ürünlerin sürüklediği bir yapıdan bahsedilmekte idi. Gelecekte İnternet sitelerinin daha interaktif olması sayesinde ürünlerin her kullanıcıya göre özelleştirilebilmesine olanak tanıyan Online tecrübeler ortaya çıkabilecek. Bu nedenle de otomotiv, özel krediler ve ev eşyaları gibi (Örnek: Ford) kar marjı yüksek sektörler için elektronik ticaretin kullanım özellikleri ve hacminin artacağını düşünüyorum.

Fırsat: Ürünleriniz veya hizmetlerinizin kişiselleştirilmesini sağlayacak Online uygulamalar (siteler) sadece İnternet üzerindeki ticaretinizi artırmakta değil, müşterilerinizin tercihlerini anlamakta da önemli bir araştırma (CRM) aracı olabilir.

Araştırma
Tüketicilerin İnternet üzerindeki araştırma tercihleri de zaman içerisinde farklılaşma eğilimi gösteriyor. Önceki yıllarda ürün özelliklerinin metin tabanlı filtreler aracılığı ile azaltılıp, ürünlere ulaşılmasını (karşılaştırmayı) sağlayan ürün listeleme modeli, yavaş yavaş daha görsel bir hale geliyor. Bunda tüketicilerin giyim alışverişi konusunda İnternet’i daha sık kullanmaya başlamalarının da payı çok büyük. Anahtar kelime, ürün özellikleri tabanlı fiyat karşılaştırma sitelerinden (Örnek: Shopping.com) giyim sektörü için farklı bir deneyim sunan renk, desen ile karşılaştırma sağlayabilen, görsel tabanlı karşılaştırma sitelerine (Örnek: Boutiques.com) geçiş bunun bir ayağı gibi düşünülebilir.

Fırsat: Ürünleriniz veya hizmetlerinizin araştırma veya karşılaştırma tecrübesini standart yöntemlerin dışına taşımak, müşteri potansiyelinizi geliştirebilir.

Sosyal
2010 tartışmasız olarak grup alışveriş sitelerinin yılı oldu (Örnek: Groupon.com). Belli bir grup adedi ile limitlenen bu alışveriş modelinin büyüme dinamiği, üye tabanının genişletilip bu üyelere yapılan bilgilendirmelerle fırsatların tüketilmesine dayanıyor. Sosyal medya platformları üzerinde firmalar için oluşturulan gruplarda (hayran sayfaları) ürünlerin tanıtılmasına yönelik modüller de yine önemli bir sosyal alışveriş boyutu olarak kullanımını genişletti (Örnek: Pampers). Bu iki konseptin birleşebileceği hibrit modeller gelecekte daha yoğun kullanılabilir. Müşterilerin ürünlere dair özel tercihlerini belirtecekleri ve bu özel ürünler için satıcı (üretici) bulacakları interaktif platformların ortaya çıkacağı yeni bir ticaret modelinden bahsediyorum. Bu model, kişilerin sosyal çevreleri sayesinde ürünün talep adedini yükseltip birim fiyatları düşürebilecekleri bir mekanizmanın itici gücü ile ticaretin son noktası olarak idealize edilebilecek 'bireysel fırsat sitesi' (uygulaması) konseptinin doğumuna sebep olabilir.

Fırsat: Sosyal alışveriş tecrübesini sadece sosyal iletişim platformları ile sınırlamayıp müşterilerinizin paylaşımlarından ihtiyaçlarına dair gerçek fayda sağlayacağı kampanya kurguları ile iş modelinizi yenilikçi bir şekilde geliştirebilirsiniz.

Mobil
Perakendeciler için mobil ticaret hacminin yükselişi, özellikle ABD’de bu yıl içerisinde düzenlenen toplu indirim günlerinde net bir şekilde gözlemleniyor (Örnek: eBay mobil). Özellikle tüketici elektroniği ürünleri için önemli indirimlerin sunulduğu Cyber Monday (Siber Pazartesi) gününde eBay’in mobil satışları, 2009 yılına göre %146 oranında artmış. Son raporlarda 2009 yılında 69 milyar USD dolayında bulunan dünya mobil ödeme hacminin, 2014 yılında mobil ticaret projelerinin artışı ile 490 milyar USD’ye zıplayacağı öngörülüyor.

Fırsat: Müşterilerinizin mobil ticaret tecrübesini öncelikle sizin ürün veya hizmetlerinizde yaşamasını sağlayarak rakiplerinizden ayrışabilirsiniz. Bu arada mobil uygulamaların cazibesine kapılıp mobil sitelerinizin ziyaretçilerini ihmal etmeyin.

12 Aralık 2010 Pazar

Özel Alışveriş Kulüplerinin Ortaya Çıkış Nedeni ve Gelecekleri

Son bir iki yıl içerisinde dünyada yaşanan geniş ölçekli ekonomik kriz nedeniyle birçok firma (özellikle de yüksek marjlarla satış yapan giyim ve aksesuar markaları) ürettiklerini satamadı. Elektronik ticaretin tam da bu dönemde artan hacmi, dünyaca ünlü firmaların şişen stokları konusunda yeni İnternet projelerinin de kullanılmasını sağladı. 2010 yılı süresince özel alışveriş kulübü konseptinin tüm dünyada hızla yayılıp firmaların artan stoklarını eritmede gösterdiği başarı, İnternet’in artık tüm dünya ticareti üzerinde ciddi bir etkisi olduğunun da kanıtı. Aşağıda ABD ve Türkiye’de sektörde yaşanan hızlı değişime ait eMarketer ve Google Trends For Websites grafiklerini görebilirsiniz.



Peki yeni ticaret (hep böyle) indirimler üzerine mi inşa edilecek?
Stoklarını azaltabilmek için kar marjlarından ciddi oranda feragat eden firmalar yeni sezona dair üretimlerini daralan piyasa çerçevesinde daha kontrollü yapıyorlar. Kısacası önümüzdeki dönemde özel alışveriş kulüplerinde dünyaca ünlü markaların ürünlerine dair kampanyaları şimdiki kadar yoğun göremeyebiliriz. Bunun bir diğer nedeni de markaların, ürünlerini özel kulüplerden düşük fiyatla edinmeye alışan müşterilere yeni sezon ürünlerini eski fiyat düzeyinde satmakta zorlanacaklarını öngörmeleri. Fakat ciddi bir tüketim gücünü arkalarına alan bu özel siteler, yakın gelecekte dünyaca ünlü markalarla yapacakları özel üretim anlaşmaları ile farklı kalitede üretimler yapılmasını sağlayabilir veya kendi markaları ile ürettirecekleri, tüketicinin alıştığı kalitede ürünlerin satışı işine de girebilirler. Kısacası özel alışverişin yarattığı büyük etki, krizin etkisi geçse de tüketicilere orta vadede önemli avantajlar sağlayacak gibi görünüyor.

23 Kasım 2010 Salı

Türkiye’deki E-ticaret Kitapları

Digital Age Dergisi Kasım 2010 sayısı ile birlikte E-Ticaret Satışta Tsunami Etkisi isimli kitap ücretsiz olarak veriliyor. Bu kitabı Türkiye’deki az sayıda sektör profesyonelinden biri olan Anıl’ın kısa süre önce kaleme almış olduğunu görünce mutlu oldum. Yazılar içerisinde interneticaret'ten alıntılara yer verilmiş olması da ayrı bir sürpriz oldu ☺ Son birkaç yılda sektöre dair kitaplar araştırıldığında sadece Şule Özmen tarafından yayına hazırlanmış E-Ticaret Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaretin Yolu isimli yayına ait bilgiye ulaşılabilen ülkemizde, malesef bugüne kadar elektronik ticaret sektörü üzerine (bu konuda) çok da fazla kitap yayınlanmadı. Eticaret siteleri aracılığı ile birçoğunu elde etme şansı bulduğum kitaplar ile yaptığım araştırmalar sonucunda bilgilerine eriştiğim kitapların listesini bir özet yapmak amacıyla birleştirmek istedim.

Türkiye’de e-ticaret konusunda yazılmış kitapları 5 grupta toplayabiliriz: girişimcilerin tecrübelerinin paylaşıldığı röportaj havasıyla yazılan kitaplar, ders kitabı olması amacıyla teorik olarak kurgulanan kitaplar, e-ticaretin genel kapsamına dair el kitapları, altyapı ve yazılım konusundaki teknik kitaplar ve hukuksal, vergisel mevzuatlara dair kitaplar. Aşağıda isimlerini, basıldıkları yılları ve yazarlarını listelediğim kitapların yarıya yakını malesef satıştan kalkmış ve yine bir kısmı da basılı hale getirilemeyip sadece sanal ortamda paylaşılabilmiş.

Tecrübe Paylaşımı
Büyüyünce E-Ticaretçi Oldum (2004) – Adnan Tokalıoğlu
Kümesteki Kartal Neden Uçamaz (2005) – Burak Büyükdemir
E-Ticaret, Satışta Tsunami Etkisi (2010) – Anıl Altaş

Teorik Anlatım
Elektronik Tic@ret (2000) – Veysel Bozkurt
Deniz Ticaretinde Elektronik Satış Yönetimi (2004) – Umut Mehmet Yürüyen
Elektronik Ticaret, e-ticaret (2004) – Sabahat Özbay & Selma Akyazı
Elektronik Ticaret, Kavramlar ve Uygulamalar (2006) – Mustafa Taşlıyan
E-Ticaretin Temelleri (2006) – Dilek Olcay
Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu (2003, 2009) – Şule Özmen

Yeni Başlayanlar İçin
Türk Kaşığı İle E-Ticaret – Melik Çelikoğulları
E-Ticaret Rehberi (2003) – Adem Özbay & Jan Devrim
İnternet Ticareti (2003) – M. Emre Civelek & Edin Güçlü Sözer
Elektronik Ticaret El Kitabı (2006) – Nevzat Erdağ & Emel Batuman
E-Ticaret (2009) – Kenan Mehmet Ekici & Arif Yıldırım
E-Ticaret, İnternet Ortamında Ticaret (2010) – Betül Budak
E-Ticaret El Kitabı (Sanal, 2010) – Melih Torlak

Mevzuat Hakkında
Elektronik Ticarette Tüketicinin Korunması ve Bir Uygulama (2002) – Selda Ene
Avrupa Birliği Hukukunda Elektronik Ticaret ve Türkiye'deki Gelişmeler (2002) – Buket Öztuna Cox
Elektronik Ticaretin Hukuki ve Vergi Boyutu (2004) – Şaban Kayıhan & Habib Yıldız
Bilişim Ekonomisi ve E-Ticaret (2007) – Akın Akbulut
Elektronik Ticaret: E-Ticaret (2008) – Gazanfer Erbaşlar & Şükrü Dokur

Teknik Altyapı
Web’de Mağaza Açmak (2000) – Cahit Akın
10 Adımda Online Satış Sitesi (2010) – Zafer Demirkol

19 Kasım 2010 Cuma

Gazeteler (İnternet’ten) Nasıl Kurtulur?

Geçen haftalarda Sabah gazetesinin İnternet sitesindeki e-gazete uygulamasının ücretli hale geldiğine dair bir haber medyada kendine yer bulduSon birkaç yıldır Hürriyet’in benzer hizmetlerini paralı hale getirmesi ve Habertürk gibi gazetelerin akıllı mobil cihazlara yönelik uygulamalarını hazırlamaya hız vermesi gibi dönemeçlerden geçen Türk basını, gün geçtikçe bu konuları daha fazla tartışmaya başladı. Herhangi bir dijital dünya etkinliğinde ilgili oturumlara katılmadıysanız, medyanın İnternet üzerindeki ücretlendirme modellerine olan yabancılığı ile ilgili olarak Serdar Kuzuloğlu’nun değerlendirmesi ve İsmet Berkan’ın bu klasik bakışı özetleyen ‘içeriden’ değerlendirmesi; basın sektöründe global olarak yaşanan ciddi dönüşüm üzerine bilgi altyapısı inşa etmenize yardımcı olacaktır.

Gazeteler ve Tehlike Çanları
Basılı medyanın, ağırlıklı parçası olarak da gazetelerin temelde iki gelir kaynağı bulunuyor: reklam alma ve basılı yayın satışı. Aşağıdaki tablonun yer aldığı Zenithoptimedia tarafından son açıklanan rapora göre tüm dünyada basın sektörünün reklam gelirleri ciddi bir azalma eğiliminde. 




Basılı medyanın bir diğer gelir kaynağı olan yayın satış gelirlerine baktığımızda da yine aynı şekilde olumsuz bir gelişim gözlemlenebilir. 2000 yılından itibaren basılı gazetelerin okunma adetleri yıllık %10 üzerinde düşüş göstermekte. Aşağıda grafiğine yer verdiğim ABD Gazeteler Birliği verilerine göre de baskı adetleri bu nedenle ciddi şekilde azalmış durumda.





Gazeteler ve İnternet
Gerçekçi olmak gerekirse insanların bilgiye erişme ihtiyacı hala çok önemli ve bu sebeple gazeteler en popüler bilgi kaynaklarından biri olarak olarak varlıklarını sürdürüyor. Geçmiş yıllar ile farklılık, sadece gazete içeriklerine erişimin yöntemi olarak İnternet’in hayatımıza girmiş olması. Son üç beş yıldır İnternet erişiminin ADSL ve mobil ile ulaştığı ciddi penetrasyon, bu konudaki artışın en temel nedeni. Gazeteleri İnternet’ten takip eden kitle, her yıl %25 oranında artış göstermekteBunun bir uzantısı olarak da gazetelerin web siteleri, İnternet kullanıcılarının en çok ziyaret ettiği siteler sıralamasında her zaman üst sıralarda yer almakta. Son araştırmaların bir tanesinde ABD’deki her üç İnternet kullanıcısından ikisi bir gazetenin sitesini ziyaret ettiğini belirtmiş. Türkiye’de de ComScore verilerine göre İnternet kullanıcıları arasında gazetelerin İnternet sitelerini ziyaret edenlerin oranı %80 dolaylarında. Yine bu ve benzeri bir çok araştırmada Türkiye’nin önde gelen gazetelerinin web siteleri, en çok ziyaret edilen ve zaman geçirildiği ifade edilen sitelerin arasında yer alıyor.

Online Gazeteler ve Gelir Modelleri
Gazeteler, yukarıda belirttiğim dönüşüm sonucunda gelir modellerini İnternet siteleri üzerine kaydırma stratejilerine ağırlık vermeye başladılar. Klasik reklam alma modelinin, performans temelli oluşan İnternet pazarlaması üzerinde kısıtlı kalabileceğini öngören birkaç medya grubu, klasik basılı yayın satışına benzer modellerin denemelerini yoğunlaştırdı.

News Corporation, Haziran 2010’dan beri üyelik sonrasında okuma hakkı veren bir modeli The Times ve The Sunday Times of London gazeteleri için deniyor. Ve son paylaşılan rakamlara göre bu yayınları İnternet üzerinden ücretli okuyan kişi sayısı 105 bin olmuş. The Times sitesini ziyaret eden 20 milyon kişiden sadece %0,5’inin ücretli modeli tercih etmesi, aslında burada ne kadar ciddi bir sorun (aynı zamanda da fırsat) olduğunu gösteriyorThe Financial Times, 189 bin ücretli okuyucusu ile bu sektörde dünyadaki önemli başarı hikayelerinden kabul edilse de 11 milyon İnternet sitesi ziyaretçisinin içerisinden öde ve oku sistemine geçişte ne kadar fire verildiği madalyonun bir diğer yüzü. Bu arada New York Times İnternet sitesi için de bir öde-oku modelinin 2011 yılı içerisinde denemeye alınması planlanıyor.

Henüz gazetelerin yeni gelir modellerine dair net bir parasallaştırma stratejisi bulunamasa da işlerin şimdi olduğu gibi tüm içeriği ücretsiz olarak okuyuculara sunma ile çözümlenemeyeceği de ortada. Ama arkasında durabildiğimiz tek öngörü, tablet bilgisayarların yaygınlaşması ile artık kâğıda geri dönüşün mümkün olmadığı.

Bugüne kadar denemesi yapılan farklı gelir modellerini aşağıdaki şekilde listelemeye çalıştım. Eksikleri siz de belirtebilirseniz daha sağlıklı bir liste oluşturabiliriz.

  • Basılı gazetenin taranmış halini (E-Gazete) ücretli hale getirmek – Örn. Hürriyet
  • Köşe yazılarını ücretli hale getirmek (hafifletilmiş İnternet sitesi) – Örn. Cumhuriyet
  • Yazı devamını ücretli hale getirmek
  • Arşivleri ücretli hale getirmek
  • Tablet bilgisayarlar için özel ve ücretli versiyonlar hazırlamak
  • Birkaç yazı ziyareti sonrasındaki makaleleri ücretli hale getirmek
  • Mobil hizmeti (SMS) ücretli hale getirmek


31 Ekim 2010 Pazar

Online Bankacılık Sektörü ve Türkiye’nin Potansiyeli

Geçenlerde bir banka şubesini ziyaret ederken yaklaşık 2 yıldır kiramı, aidatlarımı, faturalarımı ve borçlarımı cep telefonumdan ödediğimi fark ettim. Fiziksel banka şubelerinin neredeyse birer ATM olarak algılanmaya başladığı günümüzde acaba siz en son ne zaman bir banka şubesine gittiniz? Gün geçtikçe daha fazla ‘zamansızlık’ kaygısına kapıldığımız hayatımıza, İnternet’in getirdiği en büyük katma değerlerden biri de artık finansal işlemler için bankalara gidip saatlerce sırada beklememize gerek kalmaması oldu. Bu avantajı nedeniyle Online finansal işlemler de sürekli büyüyen bir e-ticaret alanı olarak dünya ticaretini olumlu yönde geliştiriyor.

İnternet üzerindeki finansal işlemleri, bankacılık ve diğer finansal işlemler olarak (sigortacılık, vb.) iki grupta toplayabiliriz. Bu iki gruptaki önemli oyuncuları kısaca belirtmemiz gerekirse; bankaların ciddi yatırım yaptığı kendi web siteleri ile farklı finansal kurumların servislerini toplu halde tüketiciye sunan Türkiye’den sigortam.net ve İngiltere’den moneysupermarket gibi aracı web sitelerini örnek gösterebiliriz.

Online Finans Sektörü İstatistikleri
2010 yılına ait bir araştırmada ABD’deki İnternet kullanıcılarının %56’sı finansal konuda (bankacılık vb.) bir Online işlem yaptığını belirtirken %17’si ise sigorta ile ilgili bir Online işlem yaptığını belirtmiş. Yine 2010 yılında ABD’de yapılmış bir başka araştırmada İnternet bağlantısı bulunan 90,5 milyon hane bulunduğu ve bu hanelerin 72,5 milyon adedinin Online bankacılık işlemi yaptığı ortaya konmuş. Aşağıdaki grafikte yıllar içerisinde sürekli artış gösteren bu trendi görebilirsiniz.


Avrupa’da yapılmış araştırmalara göz attığımızda ise Online finansal hizmetlerin kullanım oranın, İngiltere dışındaki diğer ülkelerde ABD’ye göre biraz düşük olduğunu gözlemliyoruz. Aşağıda bu araştırmaların birinden aldığım grafikte görebileceğiniz gibi Türkiye’deki İnternet kullanıcıları arasındaki finansal işlem penetrasyonu, şaşırtıcı şekilde İspanya ve İtalya’dan daha iyi bir durumda.


Türkiye Bankalar Birliği’nin periyodik olarak yayınladığı raporlarda da Türkiye’deki Online bankacılık sektörünün ciddi büyüklüğü, net bir şekilde görülüyor. 2010 itibariyle son bir yıl içerisinde en az bir kez Online bankacılık işlemi yapmış bireysel müşteri adedi, 8 milyona yaklaşmış durumda. İşlem hacminin en yüksek olduğu kategoriler ise para transferleri ile yatırım işlemleri olarak belirtilmiş. 2007 yılında Nielsen tarafından yapılmış bir araştırmada da Online bankacılık ile krediler ve kredi kartları üzerine bilgi araştırması; İnternet’te finans ile ilgili en öncelikli aktiviteler olarak öne çıkmıştı.


Türkiye İstatistik Kurumu’na ait araştırma sonuçlarına baktığımızda ise kişilerin İnternet bankacılığı kullanım oranlarının son yıllarda ciddi bir yükseliş göstererek 2010 yılı itibariyle %17’ye ulaştığı görülüyor. Aşağıda yıllar süresince oluşan değişim, bir tablo üzerinde çok daha net anlaşılıyor.


Bu arada Online finans sektörü kendi içerisinde de değişip gelişiyor. Tıpkı benim apartman aidatlarımı işe giderken cep telefonumdan ödemem gibi ABD’de de cep telefonu kullanıcılarının %20’si artık finansal işlemlerini mobil cihazlardan gerçekleştiriyor. Ve bu oranın 2014 yılında %50’yi geçeceği öngörülüyor. ABD ile karşılaştırdığınızda önümüzde çok yol olduğuna inanıyorsanız, bankaların birbiri ardına çıkan Wap, iPhone, iPad ve Android uyumlu mobil sitelerinin farkında değilsiniz demektir.

17 Ekim 2010 Pazar

Gazete kuponlarından gelinen son nokta, Foursquare

İndirim kuponu konsepti, Türkiye’de tüketiciler için uzun yıllardır önemini koruyor. 1990’lı yıllarda gazetelerin tiraj savaşları sayesinde kuponlar ile sadece ansiklopedi sahibi olunmayacağını öğrenen tüketiciler, porselenden televizyona kadar birçok ürüne ciddi indirimlerle hatta ücretsiz olarak sahip olabilme şansını elde etti.

İndirim kuponu konsepti tüketicilerin bilgiye ulaşma ve medya tüketim alışkanlıklarının değişimi ile birlikte gitgide formatını değiştiriyor. Son yıllarda tüketicilerin alışveriş öncesinde araştırma için İnternet’i kullanımları artış gösterdikçe Online kuponların kullanım oranları da çok hızlı şekilde arttı. İstatistikler üzerinden konuşmamız gerekirse 2006 yılında ABD’de indirim kuponlarının dağıtımı için en çok tercih edilen kanallar uzun yıllardır süre geldiği gibi %88 ile gazeteler ve %5 ile el ilanları olarak ifade edilirken yine aynı yıl içerisinde Online kupon sitelerinin trafiklerinin %12’lik bir ziyaretçi artışı gösterdiği ortaya çıktı. 2008 yılına geldiğimizde ise Online kupon sitelerini ziyaret edenlerin artışın yıllık %33 dolayına yükseldiği görüldü. Bu süreçte ABD’de kupon sitelerine yönelen ziyaretçi hacminin toplam ülke nüfusunun %18’ine yakın hale gelmiş olması, tüketici tercihlerindeki hızlı değişimin en önemli kanıtı.

2009 yılında kupon sitesi RetailMeNot’ın verilerine dayanarak hazırlanan ve aşağıdaki tablonun yer aldığı araştırmada Online kupon / indirim sitelerine bakmadan bir ön araştırma sürecini tamamlamayan tüketicilerin oranının %12'ye ulaştığı ortaya çıkmış. 2010 yılı içerisinde yenilenen bu araştırmadaki son verilere göre ise son bir senede Online kupon trafiği yaklaşık %50 civarında artış göstermiş.

Akıllı telefonların kullanım oranları arttıkça mobil İnternet kullanımı, alışveriş sürecinde kendine yer edinmeye başladı. Önceki bir yazımda bahsettiğim gibi perakendeciler, tüketicilerin ürün seçimlerini kolaylaştırmaya yönelik bir çok proje üzerinde çalışmakta. Burada yalnızca birçok firma tarafından uygulanan SMS gönderimi gibi toplu bir erişim mantığı ile önceden gruplanmış tüketicileri tetiklemeye çalışmaktan bahsetmiyorum; tüketicilerin ihtiyaçları olan ürünlere / hizmetlere dair mobil cihazları ile araştırma yaptıklarında indirim kuponları ile karşılaşmasını da ifade ediyorum.

2008 yılında Jupiter Araştırma Şirketi tarafından yapılan bir araştırmada her on tüketiciden üçü telefonlarına indirim bilgisi (kupon) gönderilmesini tercih ettiklerini belirtmişler. Burada ek bilgi vermemiz gereken bir başka nokta ise mobil kupon kategorisinde şimdilik dar bir segment ile konuşuluyor olması. Forrester’ın yayınladığı bir araştırmadan aldığım aşağıdaki grafiğe göre 18-24 yaş aralığındaki tüketicilerde mobil kuponlara dair algı tahmin edeceğiniz gibi çok daha yüksek.


Son dönemde mobil cihazların yaygınlaşması ile ortaya çıkan Foursquare gibi lokasyon bazlı servislerin gelir modeli, kullanıcıların yakınlarında yer alan indirimlerden / fırsatlardan haberdar olması üzerine kurgulanıyor. Pazarlama stratejilerinin en köklü ve etkililerinden biri olan indirim kuponu konsepti, mobil cihazlar ve platformlar ile tarihsel evriminin son noktasına ulaşmış görünüyor. Aslında ‘tüketicilerin, ihtiyaçları olan ürün veya hizmetler hakkında coğrafi konumlarına en uygun satış noktalarındaki kişisel indirim fırsatlarına ulaştıkları’ bu ideal noktadan çok da uzak değiliz, değil mi?

12 Ekim 2010 Salı

Sosyal Pazarlamanın Tarihsel Süreci ve Konumlama Stratejisi

İnternet sayesinde iletişimin, pazarlamanın ve ticaretin kurgularının son yıllarda tamamen yenilendiğine şahit oluyoruz. İletişimin görüntülü ve ücretsiz hale gelmesi bir tarafa İnternet sayesinde ticarette lojistik ve sergileme maliyetleri çok ciddi olarak azaltılabiliyor. Pazarlama iletişiminin tarihsel gelişimi konusunda ise son dönemde karşılaştığım en başarılı görselleştirmelerden biri Thomas Baekdal'a ait.

Geleneksel Pazarlama’nın (Traditional Marketing) firmaların tüketicilerle yaptığı tek yönlü iletişim olmasından yola çıkan Baekdal, İnternet’in bu iletişimi karşılıklı hale getirdiği yeni süreci İnternet Pazarlaması (Internet Marketing) dönemi olarak ifade ediyor. Bunun ticaretteki yansıması ise önceleri basit birkaç pazar araştırması dışında tamamen firmalar tarafından oluşturulan ürünlerin, İnternet ile birlikte tüketicilerin alışkanlıklarına göre geliştirilerek piyasaya sürülmeye başlanması olarak görülebilir. Baekdal, sosyalleşen web ile birlikte tüketicileri etkilemede yeni bir yöntemin oluştuğuna işaret ederek, artık kişilerin birbirleri ile etkileşimde bulunduğu 3. bir pazarlama iletişimi boyutunun ortaya çıktığını söylüyor. Bu boyutta önemli olan firma veya marka olarak tüketicilere verilen mesaj değil onlara karşı yaklaşım ve sosyal medya varlıklarını firmanın tüketiciler ile arasındaki bağlılığı güçlendirmekte kullanılması olacaktır. Sosyal paylaşım platformlarının ticaret üzerindeki etkisi ise; tüketicilerin, firmaların piyasaya sürdüğü ürünlere dair her tür tecrübelerini (geri bildirimlerini) sosyal çevreleri ile paylaşabildiği bir sistem oluşturması olarak özetlenebilir. Bu da kulaktan kulağa pazarlama (WOM) gibi ticareti ölçümlenemeyecek şekilde etkileyen faktörlerin daha açık analiz edilebilmesine imkan sağlıyor. Sosyal medya, sonuç / performans odaklı bir iletişim kanalı olarak değil de tüketicilerin aidiyet duygularını ve kanaat önderlerinin etkileme gücünü gösteren bir araç olarak konumlandığında; bunun ticaret üzerindeki gerçek etkisi daha net bir şekilde ortaya konmuş olacaktır.

7 Ekim 2010 Perşembe

Özel ve Grup Alışveriş Siteleri Ticareti Nasıl Değiştiriyor?

Tüketicilere tekstilden teknolojiye, yemekten özel eğitimlere kadar her tür konuda indirimler sunan özel ve grup alışveriş konseptleri, son bir yıldır tüm dünyada e-ticareti sürükleyen en önemli dinamik haline geldi. Türkiye’de özel alışveriş siteleri olarak Markafoni, Limango ve Trendyol ile grup alışverişi siteleri olarak Şehirfırsatı, Grupanya, Grupfoni ve Markapon öne çıkmış durumdalar. İç dinamikleri farklılık gösterse de Türkiye’de şimdilik ürünler için özel alışveriş ve hizmetler için grup alışveriş olarak ikiye ayrılmış bir yapıdan söz edebiliriz.

Yurt dışında ise bu iki model içiçe geçmiş (yakınsamış) durumda. Hatta 1.5 milyar USD piyasa değeri ile grup alışverişi konusundaki lider şirket olan Groupon, ABD’de GAP ile gerçekleştirdiği satış kampanyası ile inanılmaz bir başarı elde etti. Tek günlük ve sadece Groupon üyelerine yarı fiyata sunulan bir tekstil ürünü için ulaşılan 450.000 adetlik satış rakamı perakende sektöründe uzun süredir karşılaşılmayan bir başarıya imza atılmasını sağladı.

Bu projenin getirisi olarak sadece oluşan satış hacmi düşünülmemeli. Yaptığı bu çalışmanın reklam / halkla ilişkiler etkisinin de önemini öngören GAP cephesinde, ürünün maliyetine satılması ile ortaya çıkan zarar, yapılan reklamın ‘fırsat’ maliyeti olarak değerlendiriliyor. İletişim penceresinden bakacak olursak kişilerin birbirine haber vermesi ile oluşan / kazanılan medya gücü bu şekilde fiyat açısından güçlü kampanyalar ile daha etkili hale geliyor. Önümüzdeki yıllarda benzer projelerin daha sık olarak karşımıza çıkacağını beklemek hiç de yanlış olmaz.

Bu konuda öne sürülen bir diğer değerlendirme ise özellikle üst segment markaları açısından ürünlerin çok fazla tüketici tarafından kullanılmasının marka algısını olumsuz yönde etkilediği yönünde. Markanın sıradanlaşması ile ciddi kar marjları üzerinden satış yapabilen markaların, tüketici gözünde erozyona uğrayacağı iddiası karşısında ise bu tip özel alışveriş sistemlerinin markaların (uygun) ürünlerinin müşteri bazını genişlettiği değerlendirmesi bulunuyor. Groupon’un açıkladığına göre üyelerin %22’si hizmetleri / ürünleri kullanım sonrasında orijinal ürün / hizmeti almak için markaya geri dönüklerini belirtmişler.

Yukarıda kısaca algı açısından etkisine değindiğim bu yeni e-ticaret modelleri aslında şimdiden ciddi cirolara ulaştı bile. ABD’de 2010 yılı itibariyle grup alışverişi kategorisinin yıllık toplam 350 milyon USD ve özel alışveriş sitelerinin de yaklaşık 1 milyar USD’lik bir ciroya ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de de işler sektördeki yatırımcıların beklentilerinin çok üzerinde ilerlemeye devam ediyor.

28 Eylül 2010 Salı

E-ticaret'in Büyümesine Katkı Sağlayan Doğal Etkenin Farkında Mısınız?

Günümüzde tüm pazarlama profesyonellerinin şahit olduğu gibi ürün veya hizmetlerin tanıtım platformları; geleneksel iletişimin parçası olan kitlesel medya araçlarından (televizyon, gazete, ...) dijital dünyanın getirileri olan bireysel medya araçlarına (bilgisayar, cep telefonu, ...) geçmeye başlıyor. İletişimin performans tabanlı hale gelmesi bir yana, iletişim platformlarının tüketicileri etkileme güçleri de zaman içerisinde değişiyor. Advertising Age’de yayınlanan ABD’deki bir araştırmaya göre tüketicilerin etkilendiği, ‘gönülden bağlı’ olduğunu belirttikleri kaynaklar arasında televizyon kanalları geriye düşmüş görünürken İnternet’in popüler parçaları olan arama motorları ve paylaşım siteleri, bu listede ilk sırada kendilerine yer bulmuş durumda. Aşağıda bu araştırmadan alınan tablodaki karmaşık görünen yapı (Google Maps ile ESPN’in aynı düzlemde yer alması), zaman içerisinde medya kavramının da nasıl değişim gösterdiğinin ilginç bir kanıtı.



Symphonyiri Analiz Şirketi'nin 2009 yılında yayınladığı bir başka araştırma raporuna göre* ise tüketicilerin alışveriş ile ilgili kararlarını alma yerleri aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi; birkaç yıl içinde mağazaların içlerinden, önceki (alışveriş öncesi ön araştırma) dönemlere kaymış. Bu veriler ışığında 2009 yılında tüketicilerin %83’ünün daha mağazaya gelmeden ne alacağına karar veriyor hale gelmesi, İnternet’in genel ticarete katkısının ne kadar arttığını göstermesi açısından son derece önemli.



Elektronik ticaretin gelişmesindeki öncelikli etkenleri düşündüğümüzde, akla ilk olarak firmalar ve tüketiciler tarafından doğrudan yapılan uygulamalar geliyor. Alternatif ödeme sistemlerinin oluşturulmasından, kapalı alışveriş sistemlerinin yaratılmasına kadar pek çok proje sektörün ilerlemesinde pay sahibi. Fakat yukarıda çizdiğimiz resim, başka bir doğal etkenin de gücünü arttırdığını fark etmemizi sağlıyor.

E-ticaret sitelerinin İnternet iletişimine hakimiyet konusunda klasik perakendecilere veya klasik kanallara karşı ciddi bir avantajları var. Tüketiciler yukarıda belirttiğim gibi ön araştırma için alışveriş öncesinde İnternet’i daha fazla kullandıkça, e-ticaret siteleri doğru iletişim kurguları ile tüketicileri daha sık ve fazla hacimde kendilerine çekiyor olacak. Bu da aslında e-ticaretin büyümesine etki eden doğal bir faktör olarak e-ticarete dair sürekli artan bir algının oluşmasını sağlayacak. Bu pencereden bakıldığından klasik perakendecilerin ana iş planları içerisine İnternet üzerinde ön araştırma yapan tüketicilere ulaşmayı da acil olarak koyması gerekiyor. Yoksa orta vadede fiziksel mağazalar, tüketiciler için e-ticaret sitelerinden sonra ziyaret edilen ikincil alışveriş alanları haline gelebilir.

* Rapora buradan ulaşabilirsiniz.

17 Eylül 2010 Cuma

Web Ölçümleme dünyasındaki son gelişmelerden haberdar olmak ister misiniz?

Bu hafta Google Analytics Sertifikalı İş Ortakları dünya toplantısına katılmak için Google’ın San Francisco’daki merkezi Mountain View kampüsünde idim. Üst üste web analizi üzerine konuşmaları dinleyince bu dünyadaki firmalarda yaşanan satın alma süreçlerinin gelişimi konusunda kısa bir özet yapmak istedim.


2005
Google, Urchin firmasını satın aldı. Bildiğiniz gibi şu anda bu sürecin sonucunda ortaya çıkan iki ürün bulunmakta; çerez tabanlı, ücretsiz Google Analytics ve sunucu tabanlı, ücretli Urchin.

2006
Microsoft, DeepMetrix firmasını satın aldı. adCenter Analytics isimli çerez tabanlı, ücretsiz bir ürüne dönüşen bu satın almanın sonucu uzun ömürlü olmadı ve daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi 2009 yılında kaldırıldı.

2008
Yahoo, IndexTools firmasını satın aldı. Bu satın alma ile çerez tabanlı ve ücretsiz olan Yahoo! Web Analytics ürünü ortaya çıktı.

2009
Adobe, dünyanın önemli web ölçümleme firmalarından Omniture’ı satın aldı. Sunucu tabanlı ve gelişmiş özellikleri olan bir web ölçümleme tecrübesi içeren Omniture için yaklaşık 2 milyar USD ödeneceği açıklandı.

2010
IBM, daha çok ABD kaynaklı firmalar tarafından tercih edilen Coremetrics firmasını satın aldı. Bu arada IBM'in kendi web ölçümleme birimi olan SurfAid Analytics'i 2006 yılında Coremetrics'e sattığını eklemeden geçmeyeyim.

Şu an geniş ölçekli kullanılan ve henüz satın alınmamış tek web ölçümleme firması olarak WebTrends‘in kaldığının altını çizmemiz gerekiyor. Yukarıda listelediğim gelişmeler ışığında Web’deki ölçümlemenin özellikle bu yıl içerisinde yıldızı parlayan sosyal medya ile daha da önem kazanması, önümüzdeki dönemde WebTrends’in de farklı açılımlar yaşamasına neden olabilir.

Görsel kaynak: mashable.com

31 Ağustos 2010 Salı

Reklamcılık sektörünün 'dijital' ile imtihanı mı iftiharı mı?

Reklam sektörü neredeyse ilk günlerinden beri pazarlama profesyonelleri tarafından erişim (reach) hedefi ile kullandı. Bir ürün veya hizmeti satın alabilecek hedef kitlenin yoğun olarak zaman geçirdiği veya sık ziyaret ettiği her tür platform (radyo, televizyon, gazete, yol kenarları, bina yüzeyleri, …), tüketicilerin zihinlerinde daha fazla yer kazanabilmek için markalarca kiralandı. Genelde bu tür mecraların fiyatları da erişilen kişi başına maliyet üzerinden konuşuldu. İletişim kampanyalarının getirileri ise satışlara etkileri gibi dolaylı ölçütler dışında (kriz dönemleri dışında) pek de ölçümlenmedi.

İnternet’in iletişim ve ticaretin ana eksenlerini değiştirmesi yanında yukarıda çizdiğim tabloyu da baştan aşağıya değiştirdiği bir dönemdeyiz. Artık bir reklam / iletişim kampanyası ile sadece kaç kişiye erişildiğinin bir önemi yok; bunun yanında hedef kitlenin kampanyaya nasıl tepki verdiği de aynı oranda önem taşıyor. Hatta İnternet üzerinden yapılan iletişim, birçok firma için satış kanalı olarak konumlanabilecek kadar verimli ölçümleme kurgusuna sahip. İnternet reklamcılığında performans odaklı mecralar, siteler sayesinde ortaya çıkan Tıklama Başına Ödeme (Pay-Per-Click veya Cost-Per-Click) fiyatlaması, reklam dünyasını son yıllarda yeniden şekillendirdi. Diğer iletişim mecraları da bu değişime uyarak hızla kullanımı ölçümlenme yanında tüketicilerin tepkilerini maliyetlemeye dair projeler (IP TV, dijital billboard’lar, …) üzerinde çalışmaya başladılar. Fakat hala bir bölüm reklam ve pazarlama profesyoneli için hedef odaklı iletişim, algıyı oluşturacak markalama (branding) özelliğinden yoksun olduğu savunulup oluşturduğu etki ölçüsünde desteklenmiyor.


Pazarlama dünyasındaki tüm profesyonellerin aynı dili konuşmasını sağlayacak ve çoğumuzun önemini fark etmediği bir dönemden geçiyoruz. Sosyal medyanın son dönemde artan kullanımı ile önce bu sitelerdeki paylaşımlar için kullanılırken yeni geliştirmelerle sitelere gömülebilir hale gelen Beğen (Like) butonlarının birçok siteye entegre edilmeye başladığını gözlemliyoruz. Reklam / pazarlama dünyası için ortaya çıkan yeni bir dönemde tüketicilerin ürün/hizmetlere karşı pasif tepkileri (tutumları) de kolayca ölçülebilir. Pazarlama iletişimi için tepki vermeme (reklama maruz kalma / erişim) ve aktif tepki verme (reklama tıklama) arasındaki kayıp halka olan ‘reklama pasif tepki verme’nin tezahürü olarak niteleyebileceğimiz BEĞEN’me, klasik pazarlama profesyonelleri ile dijital pazarlama profesyonellerini birbirine yaklaştıracak bir özelliğe sahip. Bir taraftan hala etkileşim içerirken diğer taraftan etkileşmenin sonuç odaklı olmaması nedeniyle klasik pazarlamacılara performans odaklı iletişimi anlatıyor. Aynı anda da sadece yatırım geri dönüşünü göz önüne alan profesyonellerin de markalama konseptini kavramasını sağlıyor. Tabi bu analizi doğrulayacak gelişmeler olarak BEĞEN butonlarının dijital dünyada ne kadar yaygın hale geleceğini ve tüketiciler tarafından ne derece kullanılacaklarını gözlemlememiz gerekiyor.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Türkiye’de İnternet üzerinden alışveriş yapanların en çok tercih ettiği kategoriyi biliyor musunuz?

Yaklaşık bir yıl önceki bu yazımda 2008 yılı itibariyle Giyim, Aksesuar kategorisinin ABD e-ticaret sektöründe en büyük ciro oranına ulaştığını ifade etmiştim. Birkaç yıl öncesine kadar bu trendin Türkiye pazarı için hiç de uygun olmadığı düşünülmekte idi. Fakat özel alışveriş sitelerinin oyuna dahil olması, sektördeki yapıyı ciddi şekilde değiştirdi. Aşağıdaki Trends for Websites grafiğinde de görüleceği gibi artık Markafoni, Limango ve Trendyol; site trafikleri açısından yılların e-ticaret liderlerine kafa tutuyor. Bu firmaların depo ve paketleme tesislerini neredeyse aylar içerisinde daha büyük ölçekli alanlara taşıma ihtiyaçlarının ortaya çıkması da paket gönderim adetleri ve cirolar açısından da hızla büyüdüklerinin göstergeleri.


Türkiye e-ticaret sektöründeki bu büyük dönüşümün tüketiciler üzerindeki etkisi ise TÜİK’in geçen hafta açıkladığı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Anketi verileriyle daha net ortaya çıktı. ‘Giyim’ kategorisi, 2010 yılı itibariyle Türkiye’de İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verenler veya satın alanlar arasında tercih edilme bakımından en büyük orana ulaşmış görünüyor. Yine aynı şekilde 2010 yılında elektronik araçlar kategorisinin tercih edilme oranında ciddi bir düşüş görülüyor. Özel alışveriş siteleri sayesinde daha önce İnternet üzerinden alışveriş yapmamış olan yüzbinlerce kişinin bunu tecrübe etmesiyle e-ticaret sektörü müşteri bazının genişlemesi, elektronik araçlar kategorisinin yaşadığı düşüşü daha sağlıklı analiz etmemize olanak veriyor. Türkiye’de son üç yıla ait verileri bir araya getirdiğim aşağıdaki tabloda son yıllarda kategoriler arasında gözlemlenen net değişimi, Markafoni Etkisi olarak (bu kategorideki öncü ve en büyük oyuncu olduğu için) isimlendirmek hiç de yanlış olmayacaktır. Sanırım altını çizmemiz gereken nokta; ülkelerin yapısına uygun e-ticaret modellerinin, tüketicilerin İnternet’ten alışveriş ile tanışmasında çok önemli paya sahip olması.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

İnternet’ten sebze meyve satılır mı?

Elektronik ticaret sektörü son dönemde özellikle mobil ticaret ve sosyal ticaret uygulamaları ile büyüme oranlarını daha da artırıyor. Bugüne kadar e-ticaretin en önemli ciro kategorileri olan giyim ve tüketici elektroniği, tüketiciler için İnternet üzerinden satınalma tercihlerinde her geçen gün daha fazla önemli hale geliyor. Bunların yanında özellikle gönderim süreçleri konusunda aşama kaydeden firmalar, farklı kategorilerdeki cirolarının büyümesine dair ciddi atılımlar yapıyor.

Amazon, geçen ay İngiltere’de içinde manav ürünleri de bulunan hızlı tüketim ürünleri reyonunu açtı. Bu hizmetin önemli bir noktası da hızlı teslimat tarafı olduğu için Amazon Prime üyelerinin bir gün içinde siparişlerini teslim alabileceği bir sistem oluşturulduğunun da altını çizmek gerekli. Fakat bu atılım Amazon’un bu sektördeki ilk projesi değil. Şirketin ABD’de uzun yıllardır İnternet üzerinden sebze meyve satışı sürüyor. Bu proje bir bakıma dünyada bu kategorideki ilk örnek olan Webvan’ın iflas edip Amazon tarafından satın alınmasından sonra faaliyetine başka isim altında devam etmesi olarak da değerlendirilebilir.

E-ticaret konusunda dünyadaki en gelişmiş pazar olan İngiltere'deki tüketiciler için Online manav konsepti yabancı oldukları bir kavram değil. Uzun yıllardır e-perakendeci Ocado ve mağaza perakende zincirleri Waitrose ve Tesco bu ülkede İnternet üzerinden taze sebze ve meyve satışlarında önemli cirolar elde etmekte. Hatta Waitrose’un son dönemde geliştirdiği mobil uygulamalar ile tüketicileri için farklı bir tecrübe sağlamayı hedeflediği de söylenebilir. Brandband’in bu yıl içerisinde yayınladığı verilere* dayanan yandaki grafikte İngiltere’deki akıllı telefon kullanıcılarının %17’sinin mobil olarak manav ürünleri satınalmaya yatkın olduğu ortaya çıkmış.


Türkiye Online Sebze-Meyve Sektörü
Uzun yıllardır hizmet kalitesini bozmadan (ama bu seviyeyi pek de ileriye götürmeden) tüketicilere İnternet üzerinden de ulaşmaya çalışan Migros’un sanal marketi Kangurum ve ismi kadar dünya standartlarında bir hizmet kalitesi sunamasa da bu konuya yatırım yapması İnternet kullanıcısı müşterilerini mutlu eden; Carrefour dışında sektöre ciddi yatırım yapan başka bir firma bulunmuyor. Lokal bir marka olarak kendini İnternet üzerinde konumlamaya çalışan Sarıyer Market'in bu gayretinin de altının çizilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye pazarını, meyve sebze ürünlerinde Online ticaret kategorisi açık ara en gelişmiş olan İngiltere ile kıyaslamak ilk bakışta pek mümkün görünmese de elimizde Avrupa çapındaki en güncel araştırma olan Consumer Barometer verilerinde sektörün durumu, beklenildiği kadar olumsuz görünmüyor; özellikle de İtalya ve İspanya ile karşılaştırıldığında.


* Rapora buradan ulaşılabilir.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Sosyal ticaret (s-ticaret) hakkında ne biliyorsunuz?

Sosyal ticaret konseptini yeni bir alışveriş yöntemi olarak değerlendirmek yerine standart alışveriş tecrübesinin bugüne kadar Internet üzerine taşınamamış bölümü olarak görmemiz daha sağlıklı olacaktır. Kulaktan kulağa yayılan indirim veya iyi-kötü tecrübe haberlerinin dijital hale gelmesi elbette tüketimi doğrudan etkileyecek bir faktörün alışveriş sürecine dahil olması anlamına gelmekte.

Sosyal ticaret kavramı aslında ilk kez Amazon ve eBay gibi e-ticaret sitelerinde tüketici yorumlarının paylaşımı ile hayatımıza girdi. Genel kitlenin katılım konusunda pasif kaldığı bu süreç sonrasında Facebook ve Twitter gibi paylaşımı kolaylaştıran sosyal ağ veya platformların gelişmesi ile s-ticaret günlük hayatımıza daha da fazla eklemlenmiş oldu. Sosyal platformların son dönemde öne çıkardığı Open Graph gibi tüm web işleyişini kişisel etiketleme altyapısına çevirme vizyonu, gelecekte ürünler veya hizmetler hakkında yapılan değerlendirmelerin paylaşımlar çerçevesinde ticari hayata etkisini daha da artırmayı içeriyor. Fakat sosyal medya siteleri henüz arzu edilen olumlu kullanım tecrübesine sahip değil. Son açıklanan raporlara göre sosyal medya siteleri, tüketici memnuniyeti araştırmalarında diğer bilgi kaynakları ile karşılaştırıldıklarında son sıralarda yer alıyor.

Deloitte’nin 2009 yılında ABD’de yaptığı bir araştırmaya göre ise 14-26 yaş arasındaki İnternet kullanıcılarının %69’u İnternet’teki tüketici yorumlarının / değerlendirmelerinin satınalma kararlarını etkilediğini belirtirken bu oran 63-75 yaş aralığındaki kişilerde %43’e düşmüş. Sanırım kabul etmemiz gereken en önemli gerçek; artık müşterilerin alışveriş kararları öncesinde İnternet’i gitgide daha yoğun kullanmaya başladığı bu yeni tüketim çağında alışveriş tecrübesinin dijital dünyada, fiziksel dünyadaki halini yeniden yaratıp, yeni platformlarla daha da zenginleşiyor olması.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Mobil Ticaret Sektöründen Son Haberler

Yemeksepeti’nin iPhone uygulamasının ilk ay içerisinde 30.000 kez indirildiğini duyurmasının ardından dikkatimiz tekrar mobil ticaret üzerine çevrildi. Tam da aynı dönemde Amazon, yıllık cirosunun 1 milyar ABD dolar üzerindeki kısmının mobil cihazlardan geldiğini açıkladı. Bu da son çeyrek geliri 6.5 milyar ABD doları olan şirket için mobil ticaretin ne kadar önemli bir orana ulaşmış olduğunun göstergesi. eBay de çok yakın bir tarihte sitedeki modayla ilgili ürünlerin mobil cihazlardan satışı için özel bir iPhone uygulamasını kullanıcılarına sundu.

Klasik Perakendecilerden Yaratıcı Mobil Projeler
Sears’ın hareket halindeki müşterilerin mobil cihazları aracılığı ile çektikleri ürünlerin fotoğraflarını sisteme yükleyip bu ürünün bulunduğu en yakın mağazayı araştırmalarını sağlayan Personal Shopper uygulaması yanında Ikea’nın bu yılki Cannes Lions’da Altın Aslan ödülü alan augmented reality (AR) teknolojisi üzerine kurgulanmış ve kataloğunda bulunan ürünlerin evlerimizde nasıl duracağını görselleştirebilmemizi sağlayan iPhone uygulaması, alışveriş tecrübesinin nasıl zenginleştirilebileceğinin kanıtları.

Mobil Ticaret Sektörü Verileri
Mobil ticaretin büyüklüğü, ABI Research’ün yayınladığı rapora göre sadece ABD’de 2008 yılında 396 milyon ABD dolar iken 2009 yılında 1.2 milyar ABD dolarına yükselmiş. 2010 yılı için beklenti de 2.2 milyar ABD doları civarında. Bir başka araştırmaya göre ise Avrupalı iPhone kullanıcılarının ürün araştırmasını mobil cihazlarından yapma oranları %26 iken mobil alışverişi %13 oranında tercih etmiş. Forrester’ın mobil ticaret üzerine yayınladığı son rapora göre ise mobil cihazlardan alışverişe ilgi duyanların oranı genel cep telefonu kullanıcıları içerisinde %5 seviyelerinde kalırken bu kişilerin %16’sı ürünlerle veya mağazalarla ilgili olarak mobil cihazlarında araştırma yaptıklarını belirtmiş.

* Görsel www.telecoms.com sitesinden alınmıştır.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Avrupa Ülkelerindeki Tüketicilerin E-ticaret Tercihlerini Merak Ediyor Musunuz?

IAB Europe tarafından yönetilen ve TNS ile Google’ın desteklediği; 25 Avrupa ülkesini kapsayan, 2010 yılı içinde gerçekleştirilen Tüketici Alışveriş Barometresi araştırmasından birkaç veriyi paylaşmak istedim. Bu araştırmanın tüm verilerine İnternet sitesinden erişilebiliyor.

Perakende kategorisinde yer alan ürünler için son 12 ay içerisinde İnternet’ten alışveriş yaptım diyenlerin oranı İngiltere’de %64, Polonya’da %50 ve Türkiye’de %17 olmuş.



Perakende kategorisindeki ürünler için son 12 ay içerisinde mağazadan alışveriş yapmadan önce İnternet’ten araştırma yaptım diyenlerin oranı ise Rusya’da %65, Polonya’da %54 ve Türkiye’de %59 olmuş.



Türkiye’de perakende kategorisindeki ürün grupları için İnternet’ten satın alma ve mağaza alışverişi öncesinde İnternet’ten araştırma yapma oranlarını aşağıdaki tabloda detaylı şekilde görebilirsiniz.



Bu çalışmanın hem sanal hem de fiziksel mağazaları olan Tuğla ve Tıklama (Bricks and Clicks) firmaları için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle de farklı ülkeler için tüketicilerin tercihleri üzerine pazar araştırmasına gereksinim duyan yatırımcıların çok işine yarayacaktır.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Mobil Ticaret'te Arz, Talebi Karşılıyor Mu?

Mobil Ticaret (M-Ticaret), henüz Batı’da Uzak Doğu’da gördüğü ilgiyi görmüyor. Daha önceki bir yazımda bahsettiğim sektörle ilgili beklentileri bir kenara bırakırsak, mobil cihazlar üzerinden bir alışveriş tecrübesi perakendeciler için pek de öncelikli değil. eMarketer’in yayınladığı son rapordaki verilere göre ABD’deki perakendecilerin neredeyse %80’i henüz m-ticaret ile ilgilenmediğini belirtmiş. Pricegrabber sitesinin ABD'deki kullanıcılar arasında yaptığı araştırmaya göre ise tüketiciler tarafında çok farklı bir trend olduğu ortaya çıkmış. 2009 yılında m-ticaret için web tabanlı mobil cihazlarını kullanmadıklarını belirtenlerin oranı %69 iken, 2010 yılında bu oran %65'e gerilemiş.



Oysa tüketiciler hızla değişiyor. Mobil İnternet ve akıllı telefonların penetrasyonu her yıl katlanarak artıyor. ABD’nin en büyük mobil reklam ağlarından olan Millenial Media’nın son raporuna göre nisan 2010 itibariyle ABD’deki mobil İnternet kullanıcı adedi 75 milyon’u geçmiş durumda. Bunun yanında global olarak en yaygın mobil reklam ağı olan AdMob’un 23 binin üzerindeki mobil siteye dayanan son raporundan* aldığım aşağıdaki bilgiler, son kullanıcıların İnternet’e erişim tercihinin nasıl hızla mobil cihazlara kaydığını göstermesi açısından son derece önemli.

- Nisan 2008 itibariyle 27 ülkeden mobil ziyaret verisi alınırken, ülke sayısı mayıs 2010 itibariyle 92’ye çıkmış.
- Son iki yıl içerisinde dünyanın her bölgesinde mobil trafik en az 4 kat artmış.
- Akıllı telefonlar toplam mobil trafiğin %46’sını oluşturuyor.

Bu veriler ışığında sanırım sadece ABD’de değil, tüm dünyadaki perakendecilerin mobil İnternet ve mobil ticaret konusu ile ilgilenmeye başlaması; müşterilerine erişmek konusunda yararlarına olacaktır.

* Rapora buradan ulaşabilirsiniz.

22 Haziran 2010 Salı

E-Ticaret ve Bayilik İlişkisi Üzerinden Online Seyahat Sektörü Analizi

Bayilik sisteminin Türkiye’de ne kadar güçlü olduğu konusunda sanırım hiçkimsenin şüphesi yok. Hatta ülkemizdeki e-ticaret hacminin bu nedenle dünyadaki trendlerin gerisinde kaldığı değerlendirmesi, bile tartışmalara konu oluyor. Bu yazıda bayilik konusunu, son birkaç sene içerisinde cirolarının ağırlığını ciddi oranda İnternet’e kaydıran seyahat (turizm) sektörü üzerinden incelemeye çalışacağım.

Biletinizi En Son Ne Zaman Bir Acentadan Aldınız?
Türkiye’de bayi kanalı denildiğinde uzun yıllar boyunca akla gelen Türk Hava Yolları acenta yapısı; Amadeus gibi global bilgisayar rezervasyon teknolojileri sayesinde merkez ile tam entegre şekilde çalıştı. Fakat dünyada 2000’li yıllar ile başlayan ‘son tüketicinin İnternet üzerinden biletini kendisinin satın alması’ trendi, THY’nin de bu yapıyı revize etmesine neden oldu. 1 Ağustos 2008 itibariyle İnternet’ten sattığı yurtiçi ve yurtdışı uçak biletlerinde hizmet bedelinde indirime giden THY, turizm sektörünün e-ticaret konusundaki açılımını ciddi şekilde etkiledi. THY, 2006 yılındaki bu yazıdan çok sonra kararını uygulayabilmiş olsa da; sektörde önemli tartışmalar yaratan bu süreçte, gerek global gerekse Türk havayolu şirketleri; web sitelerindeki satış modüllerinden, akıllı cihazlar için özel uygulamalara kadar birçok teknolojik yeniliği satış ekosistemlerine adapte ettiler. Böylece bir seyahat sektörü uzantısı olarak kabul edilen ‘ulaşım’, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de İnternet üzerinde ciddi iş hacimlerine ulaştı.
Kısaca ifade etmek gerekirse, tüketicilerin İnternet'i alışveriş için kullanımları arttıkça firmaların son tüketiciye ulaşmaları daha kolay ve aracısız hale gelecektir. Fakat tercihsel değişimlerin; ürün / hizmet bazlı, coğrafi (iklimsel) ve ekonomik koşullar nedeniyle her ülkede veya sektörde aynı hızda yaşanmayacağını da değerlendirmemiz gerekir.

Online Seyahat Sektörü
Seyahat sektörünü üç ana başlık altında toplamak mümkün:

ULAŞIM: Cirosal ağırlığını havayolu şirketleri (uçak biletleri) oluşturuyor. Yurt dışında tren biletleri de önemli bir paya sahip. Zaman zaman iş ve eğlence amaçlı seyahatler olarak ikiye ayrılabiliyor. Başarılı örnekler: Pegasus, THY, Ulusoy, RyanAir.

KONAKLAMA: Son dönemde özellikle zincir otellerin web sitesi yatırımları arttı. Başarılı örnekler: Hilton, Dedeman.

PAKET TUR: Acentaların paket organizasyonları ciddi bir alan olarak gelişiyor. Başarılı örnekler: Ets, Bamtur.

Online seyahat sektörünün en önemli dinamiğini ise farklı konulardaki tüm ön araştırmayı aynı sitede mümkün kılan ‘Online seyahat portalları’ oluşturuyor. Yukarıdaki alt kategorilerde faaliyet gösteren sektör oyuncuları ile anlaşmalı olan bu siteler (Online acentalar) seyahat sektörü cirosunun en büyük payını alıyorlar. Başarılı örnekler: Tatil.com, Booking.com, Expedia.com.


Dünya Seyahat Sektörü İstatistikleri
Forrester’ın Avrupa e-ticaret sektörü konusunda yayınladığı araştırma* 2007 tarihli olsa da seyahat sektörünün geleceği için önemli bilgiler içeriyor. Aşağıdaki tabloya göre sektörün toplam cirosu, e-ticaret hacminin üçte birini oluşturuyor.


Bir başka araştırma şirketi olan PhoCusWright’ın analizlerine** göre ise seyahat sektöründe Online satışların payı İskandinav ülkelerinde %55’e yaklaşırken, İngiltere’de %50 ve ABD’de %40 civarında. Bu oran, Uzak Doğu’da ise %20 seviyesinde bulunuyor. PhoCusWright'ın bir başka değerlendirmesine göre ise aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi Avrupa'da yakın vadede paylarının çok fazla değişmeyeceği öngörülen sektör alt grupları arasında havayolu firmaları, seyahat sektörü hacminin yarıdan fazlasını oluşturuyor.



Türkiye Seyahat Sektörü İstatistikleri
2009 yılı içerisinde Nielsen tarafından sadece Türkiye seyahat sektörüne yönelik yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de tüketicilerin yarısı uçak bileti alımını İnternet üzerinden gerçekleştirdiğini belirtmiş. Otel rezervasyonlarında İnternet’in payının da yaklaşık dörtte bir oranında olduğu ortaya çıkmış.

TNS, IAB Europe ve Google işbirliği ile 2009 yılında tüm Avrupa’da yaptırılan Tüketici Alışveriş Barometresi araştırmasında ise Türkiye’de seyahat konusunda toplam İnternet üzerindeki alışveriş oranı %27 olarak ortaya çıkarken bu oran İngiltere ve İsveç gibi gelişmiş ekonomilerde %78 düzeyinde ifade edilmiş. Aşağıda bu araştırmadan aldığım Türkiye seyahat sektörüne ait tüm verileri paylaşmak istedim.



* Forrester Research, Inc. Europe’s eCommerce Forecast: 2006 To 2011.
** PhoCusWright´s European Online Travel Overview.

8 Haziran 2010 Salı

Morgan Stanley İnternet Trendleri 2010 Raporu

Morgan Stanley'in her sene yayınladığı İnternet üzerine vizyoner raporların sonuncusu dün CM Summit'te sunuldu. Aşağıda bu rapordaki* bölümlerden kısaca alıntılar yapıp kendi çıkarımlarımı eklemeye çalıştım.

2012 yılında senelik akıllı telefon satış adedi kişisel bilgisayar (dizüstü+masaüstü) adedini geçecek. Web siteniz mobil cihazlar ile erişim için uygun mu?

ABD'deki mobil cihazlarından internet kullananlarının en çok yaptığı aktivite %48 oranı ile arama motoru kullanımı (search). Arama motorlarının mobil cihazlarla lokasyon bazlı kullanımları mı artıyor?

iPad satışları sadece 1 aylık dönemde 1 milyon adedi geçti. Basılı yayınların kan kaybı artarak devam mı edecek?

Mobil Ticaret, Uzak Doğu'da şimdiden ciddi hacimlere ulaştı. Çinli TaoBao ve Japon Rakuten önemli M-Ticaret oyuncuları olmaya aday.

Sosyal Network'lerdeki kullanıcı adedi e-posta kullanıcılarını geçti. Artık bireysel e-posta gönderimi ile zaman kaybetmek yerine Wave gibi yeni iletişim teknolojileri ve Twitter, Facebook gibi çoklu paylaşım platformlarından mı söz edeceğiz?

* Rapora bu linkten ulaşabilirsiniz.

4 Haziran 2010 Cuma

E-Ticaret Firmalarının Karlılık Oranı Nedir?

E-ticaret firmalarındaki karlılık oranları birçok kişi tarafından merak ediliyor. Dünyadaki birçok ülkede olduğu gibi ABD’de de borsada hisse senedi bulunan şirketler denetim uyarınca üç aylık dönemler halinde gelirlerini halka duyuruyor. İnternet sayesinde de her isteyen kolayca bu verilere ulaşabiliyor.

Aşağıdaki tabloda Amazon ve eBay’in son çeyrekteki gelir-gider dengelerini ve karlılık rasyolarını (Her bir dolarlık ciro içerisinden firmaya kalan kar) görebilirsiniz.


İş modellerinin farklılığı, görüldüğü gibi ciro ve karlılık verilerini bambaşka şekilde değerlendirmemizi gerektiriyor. Peki bu dünya devi e-ticaret firmalarının karlılıkları sizce yeterli mi? Yüksek teknolojili ürünler ve İnternet konusundaki iki sektör lideri Apple ve Google’ın aşağıdaki rakamları eminim önemli referans değerleri olacaktır.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Facebook E-Ticaret Dünyasını Nasıl Değiştiriyor?

ABD’de perakende sektörünün önemli yayınlarından olan Multichannel Merchant’ın perakende profesyonelleri arasında yapılan ve firmaların 2010 yılı planlarına dair Outlook 2010: E-Commerce isimli araştırması yayınlandı. Bu rapordan aldığım aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi perakendecilerin büyük bölümü sitelerindeki sosyal medya araçlarını ve videoları artıracaklarını ifade etmişler. Kısaca artık perakendeciler web sitelerini tüketiciler ile daha da etkileşimli hale getirmek istiyor.


Perakendeciler sitelerini daha ‘sosyal’ hale getirmeye çalışırken sosyal medya siteleri de kendilerini perakendeciler için daha kullanışlı hale getirmeye çalışıyor. Ürün sergileme, reklam ve hatta bu sitelerden doğrudan e-ticaret konularındaki son gelişmeleri de sizinle kısaca paylaşmak istedim.

Firmalar veya markalar için en öncelikli strateji adımı, her sosyal medya sitesinde kendilerine ait özel bir sayfa yaratmak. Facebook’taki bu konuda yapılan en önemli değişiklik ‘Hayran Sayfası’ oldu. Bu hayran sayfalarına üye olanların da arkadaşlarına kolayca haber vermesine dair mikro mesajlar geliştirildi.

Hayran sayfalarının perakendeciler için nasıl birer mağaza tecrübesine dönüştürülebileceğine dair son dönemde birçok uygulama da piyasaya çıktı. Bu konudaki en önemli modüllerin başında Payvment geliyor. Payvment, firmaların Facebook’taki Hayran Sayfalarına eklemlenebilen ve kendi e-ticaret siteleri ile köprü oluşturabilen bir Online sepet platformu uygulaması. Alışveriş tecrübesini sosyalleşme sitelerinde yaşattırmak için projeler üreten bir başka firma da BigCommerce. Bu ise firmaların Facebook’ta tüm ürünlerini sergilemeleri için Sosyalmağaza uygulamasını geliştirmiş. Yine bir başka firmanın oluşturduğu uygulama olan Alvenda da firmaların sosyalleşme sitelerinde vakit geçiren potansiyel müşterileri ile kaynaşmasını sağlamaya yönelik farklı ek modüller içeriyor. Facebook ve diğer sosyal ağlarda geçirdiğimiz zaman hayatımızın daha fazlasını kapladıkça yukarıda örneklerini verdiğim sistemler, şu anda dünyada Amazon ve eBay’in; Türkiye’de de Sahibinden ve GittiGidiyor’un yerine göz dikebilir.

Twitter için ise şimdilik e-ticarete yönelik projeler yavaş ilerliyor. Alternatif ödeme yöntemleri konusunda faaliyet gösteren Twitpay’in Twitter üzerinden özel ödeme uygulaması RT2Give dışında henüz başka uygulamalar yok. Firmaların veya markaların Twitter sayfalarının e-ticaret uygulamaları geliştirilmeye başlanmasa da ilintili tweet’lerde reklam gösterimine dair testler başladı.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

E-Ticaret ile Ortaya Çıkan Alternatif Ödeme Sistemleri, Bankacılık Sektörü İçin Fırsat Mı, Tehdit Mi?

E-ticaret sitelerinin internet üzerinden alışveriş için ödeme altyapıları büyük oranda Garanti Bankası, Akbank gibi birçok bankanın sağladığı sanal poslar üzerinden gerçekleştiriliyor. Yurt dışında kullanılan en önemli iki ödeme aracı kredi kartları ve eBay’in sahibi olduğu bir ödeme sistemi olan Paypal. Önceki bir yazımda bu konuda detaylı bir değerlendirme yapmıştım.

Okuduğum bir habere göre daha çok yemek kartı / fişi markası olarak tanınan bir Türk firması olan Multinet de e-ticaret için alternatif bir ödeme sistemi teknolojisi geliştirmiş. Multipaynet adını taşıyan uygulama, oluşturulan sanal hesapla, kullanıcıların kredi kartı ya da hesap bilgilerini paylaşmadan üye işyerlerinden alışveriş yapmaları ve para transferi gerçekleştirmelerine olanak tanıyormuş. Bildiğim kadarıyla aynı kategoride hizmet veren firmaların da bu kadar geniş kapsamlı olmasa da üye iş yerlerine verdikleri birçok ek hizmetleri vardı. Accor Services’ın kurumsal firmalar için çalışanlarının kullanımına sunulan Ticket Compliments ürünü ve Sodexo’nun üye alışveriş sistemi aslında bu firmaların da farklılık yaratmaya çalıştıkları ek hizmetleri.

Multinet’in bu projesi ile bankalara doğrudan rakip olarak kendini konumlamaya başlaması yeni bir savaşın da habercisi olabilir. Zaten mobil ödeme sistemlerinin gelişmesiyle birlikte bankalar, telekom operatörlerinin ensesini soluklarında hissetmeye başlamışlardı. Başka bir iş kategorisinin de ödeme sistemleri sektörüne girmesiyle bankaların, SWOT ve 5FORCES analizlerinde kullandıkları rekabetin veya rakiplerin tanımını yeniden yapmalarının vakti gelmiş olabilir.

21 Mayıs 2010 Cuma

Batı Avrupa’nın Dünya Online Perakende Sektöründeki Ağırlığı Ne?

eMarketer’in Batı Avrupa Online perakende sektörüne dair son araştırması yayınlandı.


2009 yılında yaklaşık olarak 445 milyar USD olarak hesaplanan dünya genelindeki toplam Online perakende cirosunun 150 milyar USD’lik bölümü Batı Avrupa ülkelerinde oluşmuş. 2012 yılı için dünyadaki toplam pazar büyüklüğünün neredeyse 700 milyar USD’ye yükselmesi öngörülürken, Batı Avrupa’nın yaratacağı hacmin 200 milyar USD’yi geçeceği değerlendiriliyor.

Türkiye’den E-Ticaret Firmaları Dünyaya Açılıyor

2010 yılı sadece yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına girdiği özel bir dönem olmayacak. Aynı şekilde farklı iş modelleri olan başarılı Türk e-ticaret şirketleri de bu yıl içinde farklı ortaklıklarla yurt dışındaki projelerini hayata geçirecek.

Kendi kategorisini yaratan Yemeksepeti’nin Rusya’daki sitesi faaliyete başlarken Birleşik Arap Emirlikleri projesi de yolda.

Özel (kapalı) alışveriş kulubü kategorisinin en önemli temsilcisi Markafoni’nin de uzun süredir faaliyette olan Avustralya’daki girişimi dışındaki başka ülkelerdeki projelerinin de faaliyete geçmesi an meselesi. Bu yazıda belirtildiğine göre Markafoni global bir e-ticaret oyuncusu olma yoluna Yunanistan, Ukrayna ve Güney Kore’de açılacak sitelerle devam edecek.