25 Aralık 2009 Cuma

Türkiye'de Bilişim ve İnternet Konusunda Çalışan Sivil Toplum Kuruluşlarını Biliyor Musunuz?

Türkiye’de bilişim ve İnternet konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını malesef tanımıyoruz. Bu nedenle de bu kuruluşların bilişim sektörü için oluşturdukları önemli çabayı ve katma değeri fark edemiyoruz. Türkiye’deki bu kuruluşları ve ana misyonlarını aşağıda kısaca toparlamaya çalıştım. Acaba siz kaç tanesini biliyordunuz?


Türkiye Bilişim Vakfı (TBV): Yayınlar, ortak projeler ve etkinlikler yoluyla Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşebilmesi için altyapı çalışmalarının tamamlanmasını ve Türkiye bilişim sektörünün gelişmesini amaçlamakta. Bilgi Çağı Dergisi yayımcısı ve eTR Ödülleri Etkinliği organizatörü.


Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD): Toplantılar, yayınlar ve etkinlikler yoluyla Türkiye bilişim sektörünün geliştirilmesini ve e-dönüşüm gibi ulusal projelerin hayata geçirilmesini amaçlamakta. Türkiye’deki bilişim şirketlerinin büyük bölümünü temsil etmekte. Uluslarası ICTtrain Projesi ve Bilişim Zirvesi Etkinliği destekçisi.


Türkiye Bilişim Derneği (TBD): Toplantılar, çalışma grupları, yayınlar ve etkinlikler yoluyla Türkiye’de bilişim ile ilgili teknolojilerin kullanımının artırılmasını, bilişim sektörüne akademik bir destek sağlanmasını ve devlet yönetiminde bilişimin etkin kullanılmasını amaçlamakta. Bilişim Dergisi yayımcısı ve Ulusal Bilişim Kurultayı organizatörü.


İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD): Açık Sistem Kullanıcılar Derneği kendini yenileyerek bu ismi aldı. Internet konusunda projeler üretilen ve sorunların tartışıldığı bir platform olmayı amaçlamakta. Türkiye’de İnternet Konferansları (inet-tr) Etkinliği organizatörü.


Tüm İnternet Derneği (TİD): Tüm Internet Servis Sağlayıcılar Derneği (TİSSAD) kendini yenileyerek bu ismi aldı. Çalışma grupları ve toplantılar yoluyla Türkiye’de İnternet’in yaygınlaşması, yasal temellerinin oluşması ve kullanıcı haklarının korunmasını amaçlamakta.


İnternet Yayıncıları Derneği (İYAD): İnternet siteleri için mesleki ve etik standartları saptamayı, bunların uygulanmasını sağlamayı ve site sahiplerinin faydalı içerik oluşturması ile yasal uygulamalardan haberdar edilmesini amaçlamakta.


İnternet Medyası Derneği (İMD): İnternet medyasını geliştirmeyi ve standartlarını oluşturmayı amaçlamakta.


Türkiye’de bilişim ve İnternet konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından bu listede bulunmayanlar hakkındaki bilgileri gönderebilirseniz, hep birlikte listeyi daha sağlıklı bir hale getirebiliriz.

24 Aralık 2009 Perşembe

Önemli Kitaplardan Kısa Notlar: Wikinomics, Buy.ology ve Wisdom-of-Crowds

Uzun süredir ertelediğim pazarlama iletişimine ait önemli kitapları okumayı, nihayet yılın sonuna sıkıştırabildim. Aşağıda son dönemin önemli kitaplarını ve kısaca ilginizi çekebilecek bölümlerini bulabilirsiniz.


Wikinomics, Don Tapscott ve Anthony William tarafından kaleme alınan ve özellikle pazarlama yöneticileri yanında üretim ve bilgi teknolojileri yöneticilerinin de okuması gereken bir kitap.

Wikinomi olarak adlandırılan İnternet sonrasında oluşan yeni sistemin 4 ayağı bulunuyor:

Açıklık (Being Open) – Dünyanın en önemli üniversitelerinden MIT’nin derslerine İnternet aracılığı ile buradan ulaşılabiliyor.
Katılımcılık (Peering) – IBM açık kaynak yazılımı Linux’un en önemli destekçilerinden ve tüm ortak projelerine buradan ulaşılabiliyor.
Paylaşım (Sharing) – İlaç firmaları bu ve benzeri ortak platformlar için ciddi yatırımlar yapıyor.
Geniş Düşünme (Acting Globally) – GM’nin organizasyonel yapısı, diğer çok uluslu şirketlerden çok farklı.



Uzun yıllar çok uluslu firmalar için pazarlama danışmanlığı yapan Martin Lindstrom’un son kitabı büyük ses getirdi. Buy.ology isimli kitap, beyin etkinliklerini okuma konusundaki son teknolojiler ile tüketicilerin zihinlerinin okunmasına yönelik, Neuromarketing çalışma sonuçlarını içeriyor. fMRI ve SST isimli iki farklı metodun birleştirildiği bu çalışmalardan çıkan sonuçlar ise pazarlama iletişiminin yeniden yazılabileceğini gösteriyor.

Bu ilginç sonuçlardan ikisi şöyle:
- Reklamlardaki seksüel imajlar, düşünülenin aksine ürünün algısına katkı sağlamıyor.
- Sigaraların üzerindeki olumsuz mesajlar veya fotoğraflar, beklenenin aksine daha çok sigara içilmesine neden oluyor.



Wisdom of Crowds kitabı topluluklardaki ortak aklın bireylerin zekasının çok üzerinde bir başarı yakalayabileceğini gösteren önemli bir çalışma. James Surowiecki’nin bu kitabını özellikle ekip yöneticilerinin okuması faydalı olacaktır. Geçenlerde tanışma fırsatı bulduğum Türkiye’nin önemli akademisyenlerinden Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu’nun ifadesiyle ‘akıl’, ‘zeka’nın nasıl kullanıldığının bir ölçütü. Yani doğuştan ileri kavrama yeteneği olan bir kişi, bu yeteneğini sağlıklı bir şekilde kontrol edebildiği taktirde akıllı olarak değerlendirilebilir. Kitaba göre bu çerçeveden bakıldığında grup içerisinde etkileşen bireylerin aldığı ortak kararlar, çoğu zaman akıllı bir nitelik taşıyor ve bireysel başarının da üzerine çıkabiliyor.

Surowiecki’ye göre başarılı grupların 4 ortak özelliği bulunuyor:
- Grup üyeleri arasında görüş farklılığı bulunabilmesi (Diversity of Opinion)
- Üyelerin fikirlerinde bağımsız olabilmesi (Independence)
- Üyelerin belli konularda uzmanlaşması ile yetki alması (Decentralization)
- Bireysel değerlendirmelerin ortak bir karara dönüştürülmesi (Aggregation)

6 Aralık 2009 Pazar

Online Seri İlan Sitelerinin İnternet Ekonomisine Katkısı


Webrazzi’de yayınlanan Sahibinden.com röportajındaki sitenin yarattığı ekosistemin ekonomik büyüklüğü ile ilgili rakamları duyunca İnternet’teki Seri İlanlar (online classifieds) konusunda bilgilerimi tazelemek istedim. Bu röportajda ifade edildiğine göre, kısa bir satıcı değerlendirme formunda belirtilen cevaplar üzerinden Sahibinden.com sitesi aracılığı ile yaratılan ticaret hacmi, 2009 yılının ilk 9 ayında 13 milyar ABD doları olarak hesaplanmış. Bu katma değer, 1 milyon aktif ilan (emlak ve otomobil ağırlıklı), iki milyon üye ve 11 milyon eşsiz (unique) ziyaretçi tarafından oluşturulmuş. Sahibinden.com’un paylaştığı veriler, dünyada emlak ve otomobil alışveriş işlemlerinin İnternet’te sonuçlandırılma oranlarının henüz yeterli olmaması nedeniyle doğrudan bir gelir yaratabilecek gibi görünmese de İnternet aracılığı ile yaratılan değerin yüksekliğini göstermesi açısında önem taşıyor.

Seri ilan (classifieds) siteler konusuna daha önceki bir yazımda değinmiştim. Dünya’da gazetelerin uygun maliyetli ilan modeli olarak ciddi bir gelir elde ettiği seri ilanlar, İnternet kullanım artışına paralel olarak dijitalleşti. Classified Intelligence verilerine göre ABD’de İnternet üzerindeki seri ilan pazarı hacmi, gazetelerdeki hacmi 2003 yılında yakalamıştı. Bu kategorideki en ünlü site olan Craigslist comScore’un Ekim ayı verilerine göre ABD’de en çok ziyaret edilen web siteleri arasında 44 milyon ziyaretçi ile 19’uncu sırada. Pew Araştırma Merkezi’nin yayınladığı son rapora* göre 2009 yılı itibariyle ABD’deki İnternet kullanıcılarının %9’u her gün, %49’u ise en az bir kez Online Seri İlan sitelerine girdiğini belirtmiş. Bu oranların 2005 yılında neredeyse yarı yarıya olduğu bilgisini eklersem sanırım büyümenin boyutları daha net görülebilir.

Peki ücretsiz olarak seri ilan bilgisi yayınlayan Craigslist, Sahibinden.com, Kariyer.net gibi siteler nereden para kazanıyor?

Bu siteler uzun yıllar boyunca iki ana iş modeli üzerinden gelir sağladılar; satıcıların siteye ekledikleri ürünleri site içinde daha görünür kılmak için ücretli promosyon yapması ve her ölçekteden firmaların bu siteleri hedefli bir reklam mecrası olarak kullanması. Bunlara, genelde kariyer sitelerinde kullanılan ücretli veri tabanı erişimi modelini de ekleyebiliriz. Yıllar içerisinde birçok kategoride İnternet üzerinden alışverişin gelişmesi ile Online seri ilan siteleri, üçüncü bir gelir kaynağı olarak İnternet üzerinde sonuçlanan alışverişlerden komisyon almaya başladılar. Bu gelir mekanizması çeşitliliği her site portföyünde farklı ağırlıklarda bulunuyor. İnternet üzerindeki alışveriş hacminin gelişmesi ve yaratılan katma değerin ölçümlemesi konusundaki avantajları nedeniyle; Online seri ilan sitelerinin e-ticaret kaynaklı gelirlerinin, önümüzdeki dönemde gelir kaynakları arasında daha da önemli hale geleceğini değerlendiriyorum.

* Pew Internet & American Life Project, Mayıs 2009

30 Kasım 2009 Pazartesi

İnteraktif Türkler 2009 Araştırması Raporu Yayınlandı

AdInteractive, İnteraktif Türkler 2009 Araştırması’nı yayınladı. Sonuçları paylaşmadan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Medya, araştırmanın sonuçlarını Türk halkına genelleyerek yansıtsa da anketin uygulandığı kitlenin “İstanbul’da yaşayan, 18-35 yaş arasında ve üniversite mezunu” profili genel Türk İnternet kullanıcısı profilini yansıtmıyor olabilir. Araştırma sonuçlarındaki Eticaret ile ilgili verilere gelince:

“İnternet bankacılığı kullanıyorum” diyenlerin oranı %35

“İnternet’ten alışveriş yapıyorum” diyenlerin oranı %33.5

“İnternet’i ticaret amaçlı kullanıyorum” diyenlerin oranı %9.3


İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması’na buradan ulaşabilirsiniz.

26 Kasım 2009 Perşembe

En Çok Ziyaretçisi Olan Türk Siteleri Hangileri?

Türkiye’deki İnternet kullanımı hakkında bilgi sağlayan üç farklı uluslararası kaynağın verilerini bir arada toplayıp paylaşmak istedim. Google, comScore ve Alexa farklı kaynaklardan verileri topladıkları için raporları arasında çok fazla benzerlik yok. Bir site hakkında değerlendirme yaparken üç kaynağı da göz önüne almak en sağlıklı yol olacaktır.


(Google varlıklarının istatistiki verilerini paylaşmayan) Google’ın AdPlanner ürününe göre Türkiye’de toplam 19 milyon kullanıcı var. Türkiye’den ziyaretçi hacminin en yüksek olduğu Türk siteleri Mynet, blogcu ve Ekolay olarak raporlanmış.



comScore’un Türkiye verilerine göre ise Türkiye’de 15 yaş ve üzerinde toplam 19 milyon kullanıcı var. Türkiye’den ziyaretçi hacminin en yüksek olduğu Türk siteleri Doğan Online, Milliyet Grubu ve Mynet olmuş.



Son olarak Alexa’nın verilerine göz attığımızda ise Türk site sıralamasının Hürriyet, Milliyet ve Mynet olarak raporlandığını görüyoruz.

Burada değerlendirdiğimiz üç kaynağın da örneklem grubunun temsil gücü, ölçümleme tekniği, uygulama hataları gibi konular nedeniyle zayıflıkları olabilir. IAB'nin ölçümleme konusunda anlaştığı ve ölçümlemeleri başlattığı Gemius'un yayınlayacağı rapor, bakalım hangi verilerin doğruluğunu gösterecek...

Google’ın İnternet 2020: Değişen Dünya Etkinliği

İnternet dünyasından birçok önemli isim, geçen hafta Google tarafından organize edilen İnternet 2020: Değişen Dünya Etkinliği için Türkiye’de idi. ICQ ’nun kurucusu Yossi Vardi, Google’dan AdWords algoritmasının yaratıcısı ünlü ekonomist Hal Varian ve Avrupa Arama Ürün Direktörü Tom Stocky, comScore Avrupa’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jack Flanagan gibi yurtdışından isimlerin yanı sıra Mynet kurucusu Emre Kurttepeli, IAB Yönetim Kurulu Başkanı Levent Erden ve Reklamcılar Derneği Başkanı Yiğit Şardan’ın konuşmacı olduğu etkinlik hakkındaki daha detaylı bilgilere farklı bloglarda ulaşabilirsiniz.

Aklımda kalan birkaç noktayı paylaşmak istedim:

Hal Varian’ın Google’daki otomotiv sektörüne ait aramaların markaların satışları ile paralel bir trend izlediğini gösteren sunumu çok etkileyici idi. Tabi kendisinin ünlü bir ekonomi profesörü olduğunu hatırlatıp sunumunun da biraz akademik kaldığını ekleyeyim. Konu ile ilgili çalışmalara buradan ulaşabilirsiniz.

comScore Başkan Yardımcısı Jack Flanagan’ın sunumunda ortaya çıkan tablo, Türkiye’de İnternet’te geçirilen zaman konusunda çok ileride olduğumuz fakat bunun büyük oranda eğlence ve iletişim amaçlı kullanımdan kaynaklanması idi. Sunuma buradan ulaşabilirsiniz.

Eticaret Siteleri Neden Tasarımlarını Yeniler; Esinlenme mi, İhtiyaç mı?


Hepsiburada kısa süre önce yeni yüzü ile karşımıza çıktı. Önümüzdeki dönemde diğer eticaret sitelerinde de bir takım benzer tasarım değişiklikleri göreceğimizi tahmin etmek zor değil. Neden mi?

Dünyada özellikle yüksek cirolara sahip eticaret siteleri, aralıklarla site tasarımlarını ve alışveriş akışlarını yenileyerek geri dönüş performanslarını artırmaya çalışıyor. Bu süreç aslında periyodik bir iyileştirme döngüsü. Bunun yanında web sayfalarının tasarım sorumluluğu da artık sanat yönetmenleri ve bilgi teknolojisi / web sitesi yöneticilerinden satış pazarlama yöneticilerine geçmiş durumda. Türkiye’deki sitelerde de dünyadaki benzer uygulamaların incelenmesi yanında, ücretsiz olarak kullanılabilen site optimize edici araçlar yardımı ile oluşturulmuş yeni tasarım alternatifleri kolayca test edilebiliyor.

Bir eticaret sitesinin tasarımını değiştirmesi zamanla diğer siteleri de etkiliyor. Çünkü birçok kişinin ziyaret ettiği yüksek hacimli siteler aslında genel tüketici algısını da doğrudan şekillendiriyor. Bunu cep telefonları ilk çıktığı dönemde Nokia telefon kullananların menüsü nedeniyle başka markalara ait cihazlara zor alışabilmesi gibi düşünebiliriz. Hepsiburada.com Türkiye’deki en büyük ciroya sahip e-ticaret sitesi olması nedeniyle İnternet’ten alışveriş yapan tüketicilerin belli aralıklarla ziyaret ettiği sitelerin başında geliyor. Bu çerçeveden bakarak sektör liderinin tasarımında yapacağı değişikliklerin genel olarak Türkiye’deki online müşterilerin alışveriş tecrübelerini etkilediği sonucuna ulaşabiliriz. Kısaca, trend’leri belirleyen / takip edilen olarak değerlendirilebilir. Yazının başına dönecek olursak, Hepsiburada.com sitesinde geçen ay yapılan tasarım değişikliğinin Türkiye’deki diğer eticaret sitelerinin tasarımlarında benzer değişikliklere yol açmasını beklemeliyiz. Bu trend de doğrudan kopyalama veya esinlenme amaçlı değil, tersine mantıklı bir tercihle “tüketiciden kopmama” kaygısı nedeniyle oluşacaktır.

NOT: Günümüzde site tasarımlarında dikkat edilmesi gereken beş tane temel noktaya daha önceki bu yazımda değinmiştim. Eticaret sitelerinin dikkat etmesi gereken tasarım özellikleri hakkındaki yeni bir yazıya da buradan ulaşabilirsiniz.

15 Kasım 2009 Pazar

Medyanın Yeni Terminolojisi ve Geleceği

Son dönemde okuduğum birçok yazıda reklam ve iletişim dünyasının İnternet ile yeni bir perspektif kazandığı ifade ediliyor. Bugüne kadar Üretilen Medya (Owned Media) ve Satın Alınan Medya (Paid Media) olarak iki boyutlu sürdürülen iletişim, İnternet sayesinde Kazanılan Medya (Earned Media) olarak adlandırılan üçüncü bir boyut kazandı. Hatta bunun da bir alt kırılımı olarak Sosyal Medya (Social Media) kavramı da artık iletişim gündemine girdi. Birçok etkinlikte ifade edilen trend ise; artık firmaların pazarlama iletişimindeki klasik Üretilen Medya ve Satın Alınan Medya ikilisine yatırım olgusunun değişeceği. Ve Üretilen Medya ile Kazanılan Medya’nın daha sıkı bir işbirliği içine gireceği. Bu değerlendirme aslında günümüzde Satın Alınan Medya’nın artık neden İnternet ve mobil dünyaya kaydığının ve “performans” temeline oturmaya başladığının da güzel bir açıklaması.

Aşağıda bu medya terimlerini, örnekler üzerinden açıklamaya çalıştım:

Üretilen Medya (Owned Media): Reklam filmlerinden basın bültenlerine hatta etkinlik katılımlarına kadar içeriği nedeniyle, firmaların iletişim için kullanılabilecek her tür varlığı

Satın Alınan Medya (Paid Media): Firmaların reklam filmlerini, ilanlarını veya web sitelerini ücretli şekilde yayınlayan iletişim araçları

Kazanılan Medya (Earned Media): Basın bültenleri gibi oluşturulmuş veya haber değeri taşıdığı için kontrolsüz olarak yayılan herhangi bir içeriği duyurmak için ücretsiz şekilde kullanılabilen iletişim araçları

Sosyal Medya (Social Media): İnternet temelinde; fazla sayıda bulunan katkı sağlayıcıların ve onların yarattığı paylaşım amaçlı içeriklerin kontrol edilemediği, ücretsiz iletişim araçları

14 Kasım 2009 Cumartesi

İnternet Kullanımı ve İnternet'ten Alışveriş Penetrasyonları Arasında İlişki Var Mı?

2009 yılı hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarından önceki bir yazımda bahsetmiştim. Bu veriler ışığında Türkiye’de 2009 yılı itibariyle yetişkinler arasındaki internet kullanımının ortalama olarak %35 ve İnternet üzerinden mal veya hizmet alışverişi oranının da yaklaşık %10 seviyesinde olduğunu kabul edebiliriz.

Peki Avrupa’da bu oranlar ne düzeyde?

Elektronik ticaret konusunda ülke bazlı olarak en detaylı raporları yayınlayan araştırma şirketlerinin başında Forrester geliyor. Forrester’ın henüz Türkiye e-ticaret sektörü için yaptığı bir çalışma olmasa da birçok Avrupa ülkesi için yayınlanmış detaylı raporları bulunuyor. 2009 tarihli bu araştırma sonuçlarının bir kısmını aşağıdaki tabloda bir araya getirmeye çalıştım:

Burada gözümüze çarpan ilk nokta, Avrupa’da yetişkinler arasındaki İnternet kullanımı (penetrasyonu) ve İnternet üzerinden alışveriş oranlarının; Türkiye ortalamalarının çok üzerinde olması. Daha önemli bir nokta ise İnternet ve eticaret penetrasyonu parametreleri arasında basit bir doğrusal ilişki (korelasyon) bulunma ihtimali. Bu korelasyon, İnternet kullanıcılarının tecrübeli hale gelmesi, e-ticaret altyapısının gelişmesi veya firmaların e-ticaret yatırımlarının artması gibi zaman içerisinde gelişebilecek birçok faktöre bağlı olabilir. Bu çerçeveden bakınca “Türkiye’de İnternet penetrasyonu arttıkça İnternet üzerinden alışveriş yapma oranı da artacaktır.” sonucuna ulaşmak hiç de zor değil.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Yemeksepeti.com'un Promosyon Kampanyası Başarısı


Digital Age konferansının sunum aralarında birçok kişi ile sohbet etmek imkanım oldu. Uzun zamandır Yemeksepeti.com’un yaptığı “30 TL üzerindeki alışverişe ücretsiz DVD” promosyon kampanyasının performansını öğrenmek istiyordum. Bu sitenin kurucusu Nevzat Aydın'ı henüz tanımayanlar ve sitenin hikayesini dinlemeyenlerin bu videoyu izlemesini öneriyorum. Dünya’da birçok firmanın yaptığı belli bir tutar üzerindeki alımlarda ücretsiz ürün verme promosyonu, bugüne kadar Türkiye’deki e-ticaret firmaları tarafından ek indirim veya sürpriz hediye olarak kurgulanıyordu.

Nevzat Aydın’ın söylediğine göre yemeksepeti.com sitesinde promosyon ile verilen DVD adedi Türkiye’de bir ayda yasal olarak satılan DVD’lerin %5 ile %10’u arasındaymış. Bunun ortalama sepet tutarının artışına yaptığı ciddi katkının da altını çizdi. Yemeksepeti.com’un DVD promosyon kampanyası, doğru şekilde kurgulanmış etkileşimli kampanyaların e-ticaret sektörü için ne kadar başarılı olabileceğinin de en önemli ve güncel kanıtı.

Digital Age 2009 Konferansı

Türkiye’deki dijital dünyanın önemli etkinliklerinden olan Digital Age geçen hafta pazarlama yöneticilerinden ajans temsilcilerine kadar birçok sektör profesyonelini bir araya getirdi. Dijital iletişim ve ticaret konusunda adım atmış büyük ölçekli firmaların neredeyse tümünden katılımcıların bulunduğu bu etkinlikteki sunum içerikleri ise malesef çok tatmin edici değildi. Aklımda kalan birkaç noktayı paylaşmak istedim:

Türk Telekom CEO Danışmanı Ramazan Demir, dijital dünya ve iletişimin analizini yapıp geleceğine ışık tuttuğu konuşmasında e-ticareti; sektör dinamiklerinin odağı olarak konumladı.

Dijital hikayeler bölümünde Türkiye’deki birçok ajans, yaratıcı dijital kampanyalarını anlatma fırsatını buldular. Sunumlar sırasında kampanya iletişiminden ve alınan sonuçlardan daha çok kreatif fikirleri aktarmaya odaklandıkları için dinleyiciler etkinlik sonrasında kampanyaları birbirinden ayrıştırmakta zorlandı. Günün sonunda ise en başarılı dijital hikaye olarak Paramarka tarafından Gitti Gidiyor için yapılan “Eski Sevgiliye Kapak” kampanyası seçildi. Fulya'nın videosunu henüz izlemediyseniz buradan izleyebilirsiniz.

25 Ekim 2009 Pazar

Dünya Krizinden Sonra E-Ticaret'in Geleceği


Web 2.0 Zirvesi her yıl dünyadaki bir çok teknoloji profesyonelinin biraraya geldiği önemli etkinliklerden. Teknoloji ve İnternet’i etkileyen hemen her konuda birçok önemli konu başlığının bulunduğu konferans programındaki konuşmalara ve sunumlara etkinliğin web sitesinden ulaşılabiliyor.

Dünyaca ünlü danışmanlık firması Morgan Stanley de her yıl bu konferans programına “Ekonomi ve İnternet Trendleri” isimli güncel ve vizyoner bir sunum ile katılıyor. Geçen hafta sona eren bu yılki etkinlikteki konuşma ise aşağıdaki değerlendirmeleri içeriyordu:

Ekonomik göstergeler, dünya krizinin global olarak atlatılmaya başlandığı sinyalini veriyor. (Borsalar, üretim endeksleri ve reklam yatırımları olumlu trende girmiş görünüyor.)

İnternet kullanımı, mobil araçlara doğru hızlı bir değişim gösteriyor. (İnternet kullanımı, iPhone’lar ve Android işletim sistemli cihazlar ile 3G teknolojisinin genişlemesi ile gitgide hızlanıyor.)

Mobil cihazlar ve Sosyal Network’lerin etkileşimi ile anlık ve yeni bir iletişim şekli başlıyor. (Japonya’nın en önemli sosyalleşme platformu olan Mixi'ye ağırlıklı olarak mobil cihazlar ile erişiliyor.)

Mobil Ticaret’in mobil dünyada yaratılan toplam katma değer içindeki oranı artıyor. (M-ticaret'in dünyada ortalama olarak %10 dolaylarındaki mobil dünya katma değeri, Japonya’da %20’nin üzerinde.)

Mobil internet kullanımının yoğun olduğu yerlerde m-ticaret cirolarının e-ticaret içerisindeki payı hızla yükseliyor. (Japonya’nın önemli e-ticaret sitelerinden olan Rakuten'in mobil ticaret cirosu 2008 itibariyle %16’a yükselmiş durumda.

Morgan Stanley’in Ekonomi ve İnternet Trendleri 2009 sunumunun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.

16 Ekim 2009 Cuma

E-ticaret ile Yurtdışına Ürün Satmak Artık Mümkün

Elektronik ticaretin en önemli dinamiklerinden birisi; ülkeler arasında ürün zenginliği, maliyet farklılığı ve doğal kaynak avantajı gibi faktörler nedeniyle ihracat yapan firmalara ciddi bir satış hacmi sağlayabilmesi. Malesef Türkiye'de bugüne kadar tek taraflı olarak ebay, Amazon ve StrawberryNET gibi siteler aracılığı ile sadece tüketim perspektifinden değerlendirilebilen bu durum, kısa süre içerisinde değişecek gibi duruyor.

turk.internet sitesinde yayınlanan habere göre yasal mevzuatta yapılan düzenleme sayesinde e-ticaret firmaları, artık gümrüğe gitmek zorunda kalmadan PTT veya hızlı kargo taşıyıcıları aracılığıyla ihracat yapma imkanına kavuşmuş olacak. Haliyle miktar konusunda belli bir kısıtlama da getiriliyor; ağırlığı 30 kilogramı ve değeri 1500 Avro'yu geçmeyen eşyalar bu kapsama alınıyor olacak.

Türkiye’nin göreli avantajı en yüksek ürününü düşünürken aklıma lületaşından pipolar ve diğer hediyelikler geldi. Bu alanda ışık olabileceğini, yaptığım küçük bir pazar araştırması ile de destekleyeyim: Google’ın Arama Trendleri ve Anahtar Kelime araçlarına göre, dünyada lületaşının ingilizcesi olan “meerschaum” kelimesini içeren aramaların büyük çoğunluğu ABD ile Almanya’da yapılırken aylık arama adetleri ortalama olarak yüzbin seviyelerindeymiş.

Hazır yeri gelmişken e-ticaret konusundaki tüm resmi bilgilere Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ilgili sitesinden ulaşabileceğinizi de hatırlatmak isterim.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Bilişim Zirvesi '09 Yeni Medya Konferansı'nda ne konuşuldu?

Bu hafta içerisinde Cebit Eurasia Fuarı ile paralel olarak organize edilen Bilişim Zirvesi’nin Yeni Medya isimli konferansına katıldım. Tüm gün boyunca farklı oturumlarda dijital dünyanın bugünkü durumu ve yarını için değerlendirmeler yapıldı. Tüm konuşmalardaki ortak görüş, facebook’tan xing’e uzanan sosyal medyanın gelecekte gelişmiş mobil cihazların yaygınlaşması ile birlikte daha da önemli hale geleceği idi.

Yeni Medya Konferansı’ndan aklımda kalanlar

İnteraktif Reklam ve Pazarlama ile Yeni İş Modelleri Oturumu’nun katılımcılarından Soyak Genel Müdür Yardımcısı Tarık Ongun, 2004 yılından bu yana toplam 450 civarında konutu İnternet üzerinden sattıklarını, hatta yeni bir projelerinde bu oranın %13 seviyesinde olduğunu ifade etti. Sanırım bunun alternatif satış stratejileri ve iletişimi konusunda çok geleneksel kalan Türkiye inşaat sektörü için önemli bir başarı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Yeni Medya ve Yaşam isimli oturumda ise geleneksel medyanın dijitalleşen dünya ile birlikte nasıl bir gelişme göstereceği konuşuldu. Bu oturumun geleneksel medya kökenli konukları, gelecekte de gerçek katma değerin ve gelirin, sadece profesyonel içerik ile sağlanabileceğini öne sürdüler. Bir başka ifade ile Youtube, Facebook veya blog’lar gibi kullanıcıların içerik ürettiği yapılardan elde edilecek gelirlerin yüksek olamayacağını belirttiler. En önemli örnek olarak da kısıtlı sayıdaki kullanıcıya açık Hulu’nun göreli olarak az kullanıcısı olmasına rağmen sahip olduğu profesyonel icerik ile gelirlerini çok ciddi oranda arttırmasını gösterdiler. Bence burada göz önüne alınması gereken nokta, üzerinde ciddi olarak yaklaşık 5 senedir mesai harcanan “kullanıcıların ürettiği içerikten gelir elde etme” konusunda birçok firmanın çalışmalarını önceliklendirdikleri ve testlerini hızlandırdıkları. Eğer bu yeni gelir modeli hayata geçirilip inanılmaz bir hızla genişleyen kullanıcı içeriğine uygulanabilirse, orta vadede oturumda konuşulanların aksine büyük oranda kullanıcı merkezli (kaynaklı) bir medya dünyasından da söz ediyor olabiliriz.

8 Ekim 2009 Perşembe

İnternet'ten araba satmak mümkün mü?

Elektronik ticaret denildiğinde birçok kişinin aklına teknoloji ürünleri ve uçak bileti gibi seyahat hizmetleri geliyor. Bu sektörler dışında kalan otomotiv, emlak ve ağır endüstri gibi birçok alan da ticaretin internet üzerine geçişi ile birlikte zaman içerisinde kaçınılmaz olarak değişime uğrayacak.



Otomotiv tüketicilerinin alışveriş öncesi araştırma kaynaklarına dair son dönemde yapılan araştırmaların büyük bölümünde İnternet ön plana çıkıyor. Yurt dışındaki araştırmalarda %80’lerin üzerinde yer alan “otomotiv sektöründe satınalma öncesinde İnternet’i araştırma için kullananlar”ın oranı, Türkiye’de TNS’in 2008 yılında yaptığı bir araştırmada %75 olarak ortaya çıkmıştı.* Ülkemizde özellikle sahibinden.com ve araba.com gibi seri ilan sitelerinin kullanımının artması ile birlikte son birkaç yılda gazetelerin seri ilan sayfalarının azaldığı da gözlemlenebiliyor. Ayrıca bu dönemde Türkiye'de İnternet üzerinden otomotiv yedek parça satışına dair de birçok site faaliyete geçti.

Peki otomotiv firmaları İnternet’i sadece reklam iletişimi için kullanmaya devam mı edecek?

Aslında durum hiç de öyle değil. E-ticaretin yaygınlaşmaya başladığı ilk günlerden beri otomotiv firmaları bayileri, tüm dünyada İnternet’in satış nimetlerinden yararlanıyorlardı. İnternet üzerindeki bu fırsatları fark eden global otomotiv üreticileri de iyi sonuç veren bu uygulamaları başta ABD olmak üzere, denemek için girişimlerde bulundular. Örnek siteler olarak houseofcourtesy.com ve forddirect.com’u verebiliriz.


Geçen hafta ilk test fazının sona erdiği duyurulan ve dünya basınında çok fazla ses getiren eBay – General Motors anlaşmasından haberdar olduğunuzu düşünerek bu konudaki önemli örnekleri paylaşmak istedim. Tüketiciler, Volkswagen’in Almanya’da yayında olan yedek parça ve aksesuar sitesi üzerinden alışveriş yapma imkanı bulunurken; Citroen İtalya’da, Renault Fransa’da ve Peugeot Fransa’da bayilerin elindeki araç envanterini gerçek zamanlı olarak İnternet ortamına taşımış durumdalar.

Tüm bu sitelerdeki ortak nokta ise basit bir form aracılığı ile ilgilendiğiniz bir araç ile ilgili olarak test sürüşü veya fiyat teklifi konusunda size geri dönüş yapılmasını sağlayabilmeniz. E-ticaret konusundaki bu projeler, tüketiciler için ortaya çıkan avantajların fark edilmesinin yanı sıra otomotiv üreticilerinin bayilerine yönlendirdikleri potansiyel müşterileri ölçümleyip kontrol eder hale gelmesini sağlaması açısından umut verici.

Kaynak: Competeinc 2007, TNS Infratest 2008

1 Ekim 2009 Perşembe

Perakendeciler İçin Yenilikçi Mobil Uygulamalar

Mobil cihazlar için yapılan geliştirmelerin perakendeciler için ne gibi avantajlar sağlayabileceğine, ShopSavvy isimli Android uygulamasından bahsettiğim önceki bir yazımda değinmiştim. Bu yazımda da gelecekte perakendeciler için faydalı olabilecek iki ayrı yeni üründen bahsedeceğim.


Son zamanlarda birçok gazetede farklı renkte üçgenlerin yan yana yer aldığı kutucuklar görmeye başladık. Bu minik resimler, aslında Microsoft’un yeni bir uygulaması olan Microsoft Tag isimli bir platformun parçaları. Sistemin işleyişi çok basit. Mobil cihazlara ücretsiz yüklenebilen Tag Reader isimli bir okuyucuya sahip kameralı bir cep telefonunu (barkod okuyucu gibi) Tag adı verilen bu resimleri çekmekte kullanıp sonra da otomatik olarak ilgili içeriğe ait web sayfasına yönlendiriliyorsunuz. Kullanım alanı daha çok İnternet dışındaki (basın ve outdoor reklamlar gibi) iletişimin ölçümlenmesi olarak belirtilen bu ilginç platform, Türkiye İş Bankası tarafından da basın reklamlarının ölçümlenmesi amacıyla test edilmeye başlanmış. Şüphesiz doğru bir uygulama ile klasik perakendeciler için de mağaza içi araştırma deneyimini zenginleştirmeye yardımcı olabilir.

ABD merkezli Cellfire isimli teknoloji firmasının son dönemde oluşturduğu bir mobil uygulama da çok ilgi çekici. Herhangi bir web sitesinde veya epostada karşınıza çıkan sanal kuponları cep telefonunuza yükleyerek bu kuponların mağazadaki okuyuculara kolayca tanıtılmasını sağlayabiliyorsunuz. ABD’deki önemli perakende firmalarından JC Penney bu uygulamayı ilk test edenlerden oldu. JC Penney tarafından üyelerine gönderilen eposta içeriklerinde yer alan sanal kuponlar, kolayca cep telefonlarına yüklenip mağazalara yerleştirilen okuyucular aracılığı ile kullanılabiliyor. Yazıyı bu uygulamanın satışlara ne kadar etkisi olabileceğine dair bir veri ile bitireyim: 2009 yılının ilk üç ayında ABD’deki İnternet kullanıcılarının alışveriş konusunda en önemli olduğunu ifade ettikleri sitelerin ilki arama motorları olurken, online kupon sitelerinin ikinci önem sırasında olduğu ortaya çıkmış*.

* Kaynak: comScore, Mayıs 2009

27 Eylül 2009 Pazar

İngiltere'den Eticaret Reklam Kampanyası Örnekleri

İngiltere’deki iş seyahatim sırasında metroda karşılaştığım iki eticaret firmasının reklam kampanyası çok ilginçti. Bu örnekler size ülkede eticaretin güncel olarak tüketicilerde nasıl konumlandığını da gösteriyor olacak:


İngiltere’nin önemli teknoloji mağazalarından Dixons, 2006 yılında tüm operasyonunu İnternet üzerinde sürdürmeye karar vermişti. Karşıma çıkan kampanyasını da tamamen eticaretin avantajlarından bir tanesi olan uygun fiyat ve eve teslimat üzerine dayandırmışlar. Mağaza alışverişi tecrübesini tamamen bir ön araştırma olarak konumlayıp alışverişin bitişi için tek adresinin (satın alınacak yerin) Dixons.Co.Uk olduğunu ifade etmişler.





Bir diğer kampanyada ise İngiltere’de çok yaygın bir bayi ağına sahip ve farklı iş kolları olan Post Office, düşük bilet maliyetli uçak firmalarının son dönemde daha çok tercih edildiğinden yola çıkarak, İngilizleri bagajları için bilet ücretlerine yakın para ödemekten kurtarma vaadinde bulunuyor. İnternet’ten işlemlerin kolayca yapılıp bavulun evlerinden ek bir ücret olmadan alınacağını ve uygun maliyetle taşınacağını belirtiyor.

Türkiye’de genelde basın reklamları yolu ile kampanya odaklı iletişim yapmayı tercih eden eticaret firmalarının iletişimlerinde biraz daha yaratıcı ve agresif olmaları, belki de sektörün tüketiciler için nasıl konumlanması gerektiği konusunda da öğretici olacaktır.

Ad Tech Londra Etkinliği ve İngiltere'nin Son Eticaret Verileri

Bir iş seyahatim nedeniyle geçen hafta Londra’da gerçekleştirilen Ad Tech etkinliğine uğrama şansım oldu. Ölçümleme ve tüketici davranışları gibi eticaret konusunda zengin içeriklere sahip birkaç seminere katıldım. Katılımcıların ağırlıklı olarak dijital network’ler, araştırma şirketleri ve performans bazlı ajanslar olduğu fuar bölümünde az da olsa eticaret ödeme sistemleri konusunda mobil ödeme yapma ve global ödeme alma gibi farklı ürünlerini tanıtmaya gelmiş firma yer alıyordu. Özellikle mobil cihazların mağaza alışverişinde kullanımlarına dair yeni uygulamalar, ileride perakende sektöründe yaşanacak değişiklikleri şimdiden görebilmemiz açısından dikkat çekiciydi.

Etkinliğin düzenlendiği ülkeden de bahsetmeden geçmeyeyim. İngiltere, eticaret konusunda dünyadaki en gelişmiş ülkelerin başında yer alıyor. İnternet’ten alışveriş yapan tüketicilerin 2009 yılı itibariyle toplam İnternet kullanıcılarının %73’üne ulaşıp 30 milyon seviyesine yükseldiği İngiltere’de; eticaretin toplam perakende sektöründeki payının %4 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yanında yapılan birçok anket çalışması, ürün satın almadan önce İnternet üzerinden yapılan ön araştırmanın satın alma kararına (toplam perakende sektörüne) etkisinin çok yüksek olduğunu gösteriyor.

Kaynak: eMarketer, Ağustos 2009

6 Eylül 2009 Pazar

İnternet Ölçümlemesi ve Ücretsiz Tüketici Analizi Araçları

Elektronik ticaretin en önemli göreli avantajlarının başında ziyaretçilerin online mağazada gerçekleştirdiği tüm aktivitenin ölçümlenebilmesi geliyor. Fakat İnternet’teki ölçümlemenin avantajları bununla da sınırlı değil. Tüketicilerin arama motorlarındaki veya diğer sitelerdeki davranışlarının da kolayca ve büyük örneklem gruplarını içerecek şekilde yapılabilmesi, tüketici davranışlarının gerçek zamanlı olarak takip edilebilmesini sağlıyor. Başka bir ifade ile İnternet sayesinde tüketim eğilimleri hakkındaki güncel verilere daha çabuk ve anlık olarak sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.


İnternet üzerinde ölçümleme konusunda dünyada ComScore, Hitwise, Nielsen ve IAB Turkiye’nin ölçümleme ihalesini kazanan Gemius gibi birçok araştırma şirketi faaliyet gösteriyor. Belli panel verileri ile elde ettikleri sonuçları ücretli olarak kurumlar veya firmalar ile paylaşıyorlar. Ölçümlemenin yerleşmediği ülkelerde site ziyaretçilerinin hacmi, demografik özellikleri gibi birçok veri sağlıklı olarak sağlanamadığı için İnternet’in yapısından kaynaklanan pozitif avantajları tam olarak kullanılamıyor.


İngiltere kökenli araştırma şirketi Hitwise’ın Global Araştırma Birimi Genel Müdürü Bill Tancer’ın geçen yıl çıkardığı "Click" isimli kitabının yeni baskısını nihayet vakit bulup okuyabildim. Tancer, bu kitapta yıl başlarında ciddi talep artışı yaşayan diyet ve mezuniyet balosu gibi çok farklı sektörlerdeki eğilimlerden tutun da; sosyalleşme siteleri ve porno endüstrisi gibi görünürde ilgisiz olan konulardaki ortak noktalara kadar birçok analizine yer vermiş. Ve bu değerlendirmelerin ana kaynağı olarak yararlandığı arama motoru kullanımları ile site ziyaret verilerinin iş dünyası için tüketiciyi anlamakta ne derece önemli olduğunu kanıtlamaya çalışmış.

İnternet araştırma şirketleri, sahip oldukları kullanıcı panellerine dayanarak bir arama motorunda yapılan arama sonrasında hangi sitelerin ziyaret edildiğini raporlayabiliyorlar. Bu detayda olmasa da benzer analizleri yapabilmek için aslında her zaman araştırma şirketlerinden danışmanlık almanıza gerek yok. Türkiye’deki İnternet kullanıcılarının arama ve site ziyaret eğilimi verilerini içeren araçlar sadece Google tarafından sağlanıyor. Tümü ücretsiz olan bu analiz araçlarının birkaç tanesini aşağıda sıralamaya çalıştım:

Insights For Search ile Google’da yapılan aramaların zaman içindeki değişimini, farklı yerlerdeki seviyelerini ve benzerlerindeki değişimlere kolayca görebilirsiniz.

KeyWord Tool ile Google’da yapılan aramaların adetlerine ve benzer aramaların neler olduğuna ulaşabilirsiniz.

AdPlanner ile sitelerin istatistiklerine, bir siteyi ziyaret edenlerin başka hangi siteleri ziyaret ettiği ve hangi aramayı yaptığı bilgisine erişmeniz mümkün.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Müşterilerinize Mal veya Hizmetlerinizi Bedava Sunarak Para Kazanmanın 10 Yöntemi



Wired dergisi editörü Chris Anderson’un ilk kitabı Long Tail (Uzun Kuyruk) kısa zamanda elektronik ticaret konusunda en çok referans verilen teorilerden birini ortaya çıkardı. Bu konudaki literatüre ben de bir blog yazısı ile katılmıştım. Anderson’un yeni kitabı Free (Bedava) geçtiğimiz ay ismi gibi ücretsiz veya ücretli birçok kanalda piyasaya sürüldü. Kitabı İnternet üzerinden okumak isteyenler burada bulabilirler. Anderson son kitabında bizi gitgide dijitalleşen yeni dünyanın yeni fiyatı ile tanıştırıyor: bedava. Hatta negatif fiyat kavramını dahi ekonomi teorisinin tozlu kitap raflarından alıp birkaç örnekte önümüze koyuyor. Eticaret konusunda farklı projeler geliştiren tüm profesyonellerin ve girişimcilerin bu bol örnekli kitaptan önemli şekilde faydalanacağını düşünüyorum.

Bu kitapta üzerinde durulan bir diğer konu ise dijitalleşme ile birlikte artık klasik ürün ve hizmet satışı modeli yerine farklı ticari modellerin oluşmaya başlaması. Birçok müzisyenin albümlerinin CD’ler şeklindeki satışlarının düşüşe geçmesi ile suçu tamamen İnternet üzerinden paylaşım konusuna atmaları, aslında net bir gerçeği görmemizi engelliyor: her geçen yıl müzik endüstrisinin dünyada yarattığı katma değer artmaya devam ediyor. Bir başka ifade ile müzik üzerinden sadece albüm satış gelirleri ile oluşturulan toplam değer, yeni dinamiklerle gelişiyor. Şatafatlı konser turları, özel promosyonlar ve pop star yarışmaları gibi bambaşka mekanizmalar, müzik endüstrisinin ana öğeleri haline dönüşüyor...

Chris Anderson, kitabında mal veya hizmeti ücretsiz vererek para kazanılabilecek 50 iş modelini listelemiş. Ben burada en çok ilgimi çeken 10 tanesini listelemek istedim:
  • Yazılımı ücretsiz hale getirip donanım satışı gelirlerini arttırmak (Linux destekli IBM)
  • Albümü İnternet’ten ücretsiz dağıtıp konser ve promosyon gelirlerini arttırmak (Prince, Coldplay, Radiohead)
  • Ürünleri ücretsiz hale getirip reklam gelirlerini arttırmak (Google)
  • Çocukların katılımından ücret almayıp ebebeynlerin seçimini etkileyerek gelirleri arttırmak (Tatil Köyleri)
  • Ürünü iki aşamalı oluşturup temel versiyonu ücretsiz şekilde kullanıma açıp gelişmiş versiyondan gelir elde etmek (Apple Quicktime)
  • Ürünün iki fonksiyonunu iki versiyon haline getirip bir versiyonu ücretsiz şekilde kullanıma açıp diğer versiyondan gelir kazanmak (Adobe)
  • Belli konuşma / fatura tahahütü veren kişilere ücretsiz cep telefonu vermek (Telekom operatörleri)
  • Demo versiyonunu ücretsiz olarak kullanıma açıp orjinal ürünün satış gelirlerini arttırmak (Bilgisayar oyunu üreticileri)
  • Ürün içerisine sürpriz bir ücretsiz hediye ekleyip ürün satışlarını arttırmak (Kinder Surprise)
  • İlk üyelikte belli bir tutarı ücretsiz olarak kullanıma açıp kullanıcıların işlemleri tecrübe etmesini sağlayarak gelirleri arttırmak (Gitti Gidiyor)

Peki sizin en çok beğendiğiniz “ücretsiz satış modeli” hangisi?

20 Ağustos 2009 Perşembe

Türkiye’nin Eticaret Potansiyeline Haneler Üzerinden Bakış

Türkiye İstatistik Kurumu, 2009 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarını açıkladı. Bu araştırmaya göre Türkiye’de hanelerin %30’u İnternet erişimine sahip iken bireylerin İnternet kullanım oranı %38 olarak ortaya çıkmış. Ve İnternet kullanan bireylerin kişisel kullanım amacıyla İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı da %12 olarak ifade edilmiş.

Hanelerin %30’una erişmek, düşük bir oran mı?

TÜİK’in hanehalkı araştırmalarına göre Türkiye’de 17 milyon dolayında hane bulunuyor. Bu veriyi Teknoloji Kullanım Araştırması sonuçları ile birleştirdiğimizde yaklaşık 5 milyon hanenin İnternet’e erişiminin bulunduğu sonucuna ulaşıyoruz. Peki İnternet bağlantısı bulunan hanelerin sahip olduğu alımgücü ne?

Geçen haftalarda ulaştığım haziran 2009 tarihli Sina Afra tarafından hazırlanan Türkiye İnternet Sektörü değerlendirme sunumu içerisinde Türk Telekom verilerine dayanarak Türkiye’deki ADSL abonesinin 6 Milyon olduğu bilgisi yer alıyor. Bu veriden yola çıkarak Türkiye’de en az 5-6 milyon sürekli İnternet kullanıcısı hane olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Bu çıkarımı geçen aylarda kuruluşu tamamlanan Interactive Advertising Bureau Türkiye Başkanı Levent Erden’in ölçümleme çalışmalarına başlanmasına dair düzenlediği basın toplantısındaki sözleri ile birlikte değerlendirdiğimizde ilginç bir Türkiye analizi ile karşı karşıya kalıyoruz: Türkiye’deki tüm pazarlama iletişimi çalışmaları aslında görünürdeki 15-17 milyon hane içerisindeki alışveriş potansiyeline sahip 6-8 milyon hanenin veya hane reisinin alışveriş tutumlarını etkilemeye yönelik. Bu tabloyu ADSL kullanımı verileri ile birleştirirsek, tüketim alışkanlıkları etkilenilmeye çalışılan bu grubun üyelerinin tümünün ciddi düzeyde İnternet kullanıcısı olduğu sonucuna ulaşabiliriz.

Bu durumda Türkiye’nin eticaret potansiyelinin düşük olduğu sonucuna mı varmalıyız?

Elektronik ticaret ile ilgili birçok analizde İnternet üzerinden alışveriş hacmi artışının İnternet kullanıcılarının Online oldukları yıl ile doğru orantılı olduğu belirtiliyor. Türkiye'de şu anda İnternet kullanıcıları arasında İnternet ile tanışma geçmişinin ortalama olarak 3-4 yıl olduğunu göz önüne aldığımızda, İnternet kullanıcılarının çok büyük bölümünde henüz eticaret farkındalığının oluşmadığını değerlendirebiliriz. Burada üzerinde düşünülmesi gereken asıl nokta, Türkiye eticaret sektöründe yakın dönemde beklediğimiz büyüme için alt yapının (Alımgücü olan tüketicilerin tümüne erişim.) sağlanmış olabileceği ve sıranın büyümenin kendisinde (Alımgücü olan tüketicilerin eticaret tercihlerindeki gelişim.) olabileceği fikri. Bu ivmenin kazanılması için şüphesiz eticaretin avantajlarının, öngörü sahibi yatırımcılar tarafından farklı kanallar ile tüketicilere aktarılması gerekiyor.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Best Buy ve Çoklu Kanal Deneyimi

Dünyanın en önemli tüketici elektroniği perakendecilerinden Best Buy, Türkiye’deki ilk mağazasını açmaya hazırlanıyor. Sevindirici olan asıl gelişme Best Buy’ın İnternet’in ticaret için kullanılmaya başladığı ilk günlerden bu yana artan şekilde eticaret konusuna çok ciddi yatırım yapıyor olması. Nielsen//NetRatings* raporuna göre 2009 yılı Mart ayında Best Buy'ın sadece ABD’de 400 Bin’in üzerindeki online müşterilerinin ortalama sipariş büyüklüğü 150 ABD Doları’nın üzerinde gerçekleşmiş. Türkiye’deki eticaret sitesini ne zaman faaliyete geçireceğini öngöremesek de Best Buy’ın Türkiye pazarına girmesi, uzun süredir elektronik ticaret konusunda herhangi bir atılım yapmayan teknoloji marketlerinin de İnternet’e daha fazla önem vermesine neden olabilir.

Yazıya hem İnternet hem fiziksel mağazası olan firmalar (click & mortar) ile başladığıma göre dilerseniz, biraz da perakende sektöründe artık daha sık karşılaştığımız çoklu kanal deneyiminden bahsedeyim. Önceki bir yazımda kendini mağaza ile sınırlandıran klasik perakendecilik anlayışını farklı satış metodları ile kırmaya çalışan firmaların ilk örneklerinden bahsetmiştim. Günümüzde İnternet neredeyse bu alanda mağaza alışveriş tecrübesinin bir uzantısı haline geldi. Özellikle ABD ve İngiltere’de alışveriş öncesinde araştırma ve karşılaştırmanın İnternet sitesinde yapılmasının yanı sıra zamansızlık nedeniyle siparişin İnternet üzerinden verilip ürünlerin mağazadan alınmasına kadar uzanan çok farklı yöntemlerle İnternet’in mağaza alışverişine eklemlenmesi konusunda büyük aşama kaydedildi. Buradaki kırılma noktası, firmaların İnternet sitelerini fiziksel mağazaları ile rekabet eder konumdan çıkarıp, daha olumlu tüketici deneyimlerini oluşturacak bir sinerji yaratmayı hedeflemeleri.

Nielsen Online’ın Aralık 2008’de yayınladığı bir anket** sonucuna göre ABD’de mağazalardan alışveriş yapan tüketicilerin alışveriş yaptıkları perakendecilerin İnternet sitelerini kullanma nedenleri aşağıdaki şekilde ortaya çıkmış:


Türkiye’de özellikle fiyat karşılaştırma sitelerinin ziyaretçi hacimlerinde son yıllarda çok ciddi bir artış var. Sizce bu durum elektronik ticaretin henüz emekleme aşamasında olduğu ülkemizde İnternet’in fiziksel mağazalar için de ne kadar önemli hale geldiğini göstermiyor mu?


* Nielsen MegaView Perakende, Satıcı Sıralaması, Mart 2009
** Nielsen Online, Basın bülteninde yer aldığı şekliyle “Tatil Anketi”, Aralık 2008

6 Ağustos 2009 Perşembe

Siteniz İçin Ücretsiz E-Ticaret Sistemi

E-ticaret sitelerindeki ödeme güvenliği konusuna değindiğim yazımda eBay’in sahibi olduğu Paypal ve diğer alternatif ödeme metodlarından kısaca bahsetmiştim. Bunların yanı sıra Google’ın sahibi olduğu ve tüketicilere e-ticaret sitelerinden kredi kartı bilgilerini sitelerle paylaşmadan alışveriş etme aracılığı sağlayan Checkout isimli bir ürün de bulunuyor. Şu anda sadece ABD ve İngiltere’de faaliyette bulunan firmaların kullanabildiği bu aracılık sistemi ile Çin’den Yeni Zelanda’ya kadar dünyanın birçok ülkesindeki tüketiciler, kredi kartı bilgilerini sadece Google ile paylaşarak alışveriş yapabiliyor.




Checkout şimdilik Türkiye’de kullanılamasa da sektördeki çoğu kişi tarafından biliniyordu. Fakat bu ürünün gelecekte çok başarılı sonuçlar doğurabilecek yeni bir uygulamasının varlığından haberdar mısınız? Geçen ay sonunda sessiz sedasız Google’ın yeni ürünlerini test ettiği Google Labs bölümüne Google Checkout Store Gadget isimli bir uygulama eklendi. Bu uygulama sayesinde birkaç dakika içerisinde oluşturulabilecek bir gadget ile artık herhangi bir siteden ürün satmak mümkün hale gelmiş. Google Checkout’a üye olup ürün listenizi sisteme ekleyince kolayca yaratılabilen bir gadget’ı her tür sayfaya koyabiliyorsunuz. Daha detaylı teknik bilgi için Google’ın ilgili kod sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

4 Ağustos 2009 Salı

İnternet’te Hangi Ürünler Hakkında Araştırma Yapılıyor?

Türkiye’de tüketicilerin online (çevrimiçi) alışveriş tercihlerine dair araştırmalar malesef pek sık yapılmıyor. Geçen haftalarda IAB'nin ölçümleme için uzun bir konkur süreci sonunda Gemius ile anlaştığı ve kodların sitelere yerleştirilmeye başladığı haberlerini aldık. Bu süreçte belli sitelerin ölçümlemeye dahil olmakta çekincelerinin bulunması, raporların sağlıklı hale gelmesi için çok fazla test yapılması gerekliliği gibi nedenlerle verilerin oluşumu zaman alabilir.

Türkiye elektronik ticaret sektörüne dair elime ulaşan raporların en yenisi Inquision Online Research ve Starcom MediaVest Digital tarafından Internet kullanıcıları arasında yaptırılan ve i-Search isimli bir modele dayanan bir araştırmaya dayanıyor. Gün geçtikçe hedef kitlelere ulaşmakta daha da önem kazanan (ve bu nedenle tüm dünyada firmaların pazarlama / iletişim bütçeleri içerisindeki payı sürekli artan) arama motorlarının Türkiye’deki kullanımının incelendiği bu araştırmada, e-ticaret konusuna da değinilmiş. Aşağıdaki tabloda göreceğiniz üzere araştırmaya katılanlar en çok teknoloji, turizm ve sağlık konularında arama motorlarını kullandıklarını belirtmişler. Burada ilginç bir başka nokta ise tekstil konusunda özellikle C1/C2 SES grubunun ve kadınların arama motorları aracılığı ile araştırma yaptığını belirtmesi olmuş. Daha detaylı bilgi için Erdem Günay ile iletişime geçebilirsiniz.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Sahibinden.com bir e-ticaret sitesi mi?

Doruk Net tarafından 2002 yılından beri organize edilen Altın örümcek Web Ödülleri bu sene de sahiplerini buldu. Ödül gecesinden aklımda kalan en önemli anlardan birisi de elektronik ticaret kategorisinde birinciliği Sahibinden.com’un alması idi. Birçok kişinin kategori ayrımı konusunu kendi arasında tartıştığını görünce kısa bir yazı ile tartışmaya katkıda bulunmak istedim.

Sahibinden.com, 2000 yılında yola ilk çıktığında şu anki yapısından çok farklı idi. Önemli örnekleri olarak Craiglist, Kijiji, Gumtree ve LuQuo'yu gösterebileceğimiz bir Seri İlan Sitesi (Online Classifieds) olarak yayına başlayıp zaman içerisinde alışveriş platformu olma yolunda ilerledi. Bunun için en büyük atılım da Güvenli E-Ticaret (GET) modülünün kurulumu oldu. Site, hem Seri İlan hem de Kullanıcıdan Kullanıcıya (C2C) E-Ticaret alanlarını kapsayan hibrit bir yapıya sahip olarak işleyişini yeni iletişim kampanyaları ile destekleyerek sürdürüyor. Sahibinden.com kurucuları ile yapılmış detaylı bir röportajı buradan okuyabilirsiniz.

Seri ilan siteleri hakkındaki son durumdan da bahsederek yazıyı bitireyim. Bu kategoride yer alan siteler tüm dünyada gitgide özelleşmeye, daha niş konularla ilgili olmaya başladılar. Türkiye’de de şu anda kullanıcı tarafında algısı oturmuş seri ilan sitesi olarak Emlak.net, Hurriyet Emlak ve Araba.com sitelerini sayabiliriz.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Mobil Ticaret ve Mobil Para

Geçen ay katıldığım etkinliklerden bir tanesi de Mobile Monday idi. Haziran ayının konusu Mobil Para ve Yakın Saha İletişimi / Near Field Communication (NFC) olunca elektronik ticaret (e-ticaret) üzerine yazılara biraz ara verip mobil ticaret (m-ticaret) üzerine yazmak istedim. Etkinlikteki sunumlara web sitesinden ulaşabilirsiniz.

M-ticaret nedir?

Kısaca mobil cihazları (Akıllı cep telefonları da diyebiliriz.) ticari işlemler için kullanmak olarak ifade edilebilir. M-ticaret, günlük hayatta yanımızdan ayırmadığımız mobil cihazlar veya bu cihazlara takılan aparatlar yardımıyla mağazalarda kredi kartı veya para taşımadan alışveriş edebilmenin yanı sıra bugüne kadar SMS ve mobil internet bazlı ödeme sistemleri olarak karşımıza çıkan sanal ticareti de içine alan alternatif bir finansal yapı sunmakta. Şu anki finansal sistemin tamamen dışında yeni bir değişim ekonomisi meydana getirecek mobil ticaretin ödeme sistemi de bankacılık sistemi dışında gelişecek mobil para olarak değerlendirilmektedir.

Henüz Türkiye’de piyasaya sunulmayan Android işletim sistemine sahip telefonlardaki bir uygulama bu konuda dünyada şu anda kullanılan teknolojilerin şimdiden ne kadar gelişmiş olduğunun da bir göstergesi. ShopSavvy uygulaması ile cep telefonu kamerasına okuttuğunuz bir ürünün barkodu sayesinde birkaç saniyede ilgili ürünün en ucuz (Internet mağazası da olabilir) veya en yakın hangi mağazada bulunduğu bilgisine ulaşabiliyorsunuz. Daha detaylı bilgi ve videolara buradan ulaşabilirsiniz.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Sanal Pos Kullanan Firmaların Sektörel Dağılımı

Bugün Garanti Ödeme Sistemleri tarafından geçen ay içerisinde düzenlenen Garanti E-Ticaret Konferansı’nda üye işyerlerine dair aktarılan ilginç verileri paylaşacağım. Etkinliğin üzerinden daha fazla zaman geçmeden ve veriler güncelliğini yitirmeden bu bilgileri sizinle paylaşmayı istedim.

Malesef e-ticaret sektörü hakkında bugüne kadar, 2008 yılı mayıs ayında Endeavor Türkiye ve Bankacılık Kart Merkezi (BKM) tarafından düzenlenen Elektronik Ticareti Güçlendirmek Forumu’nu bir kenara bırakırsak pek de ciddi bir organizasyon düzenlendiğini söyleyemeyiz. Bu açıdan Garanti Bankası’nın bu tip etkinlikleri belli zaman aralıklarında tekrarlaması, gerek sektördeki firmaların bir araya geleceği bir platform yaratması gerekse pazara ait sadece BKM verileri ile sınırlı bir veri kısıtını geliştirici olması açısından mutluluk verici olacaktır.

Gelelim Garanti POS’a üye işyerlerine ilişkin bilgilere:

* Üye işyerlerinin ortalama %17’si 3D Secure uygulamasını kullanıyor.

* Sanal üye işyerlerinin %65’i aktif. (Bu bilgi ile işyerlerine ait toplam sanal POS'ların %65’inin kullanımda olduğu da kastedilmiş olabilir.)

* Üye işyerlerinin sektörel dağılımının aşağıda bulunan grafikteki yüzdelik dilimlerde olduğu ifade edildi:

23 Haziran 2009 Salı

Web Sitesi Ölçümleme (Web Analytics) Araçları

Ölçümleyebilme'nin elektronik ticaretin gelişimine yaptığı katkı şüphesiz ki çok büyük. Ziyaretçilerin (müşteriler) sitede ne yaptığını takip edebilmenin yanı sıra kullanılan iletişim kanallarının (reklam mecraları) da performansının karşılaştırılabiliyor olması, e-ticaret firmalarının klasik perakendecilere göre verimlilik açısından doğal bir avantajı olmasını sağlıyor. Bu yazıda, dünyada şu anda kullanılan site ölçümleme araçlarından bahsediyor olacağım.

Web sitesi ölçümleme (Web Analytics) araçları olarak isimlendirilen yazılımları temelde ikiye ayırabiliriz. Bir tarafta sitenin server’larına kurulup buradaki verileri ölçümleyen (server based) araçlar bulunurken diğer tarafta ise site yazılımı içine eklenen ve kullanıcıların Internet tarayıcı verilerini ölçümleyen (cookie based) araçlar yer alıyor.


Google’ın Analytics ile ölçümlemeyi ücretsiz hale getirmesi sonrasında yaygınlaşan çerez bazlı (cookie based) araçlar özellikle Internet reklamcılığı konusunda faaliyette bulunan firmalar tarafından destekleniyor. Şu anda 2 adet ücretsiz site ölçümleme aracı bulunuyor. Internet sitesi bulunan tüm kişilerin bildiği Google Analytics ürününü kullanmak için hiçbir ön koşul bulunmuyor. Dileyen her kişi veya kurum sitesini bu araç ile ölçümleyip raporlayabiliyor. Diğer ücretsiz ölçümleme aracı olan ise Yahoo! Web Analytics‘i kullanabilmek için ise ya Yahoo! Small Business merchant üyes veya Yahoo reklamvereni olmak gerekiyor. Kısacası bunları Türkiye’den yapamadığınız için Yahoo’nun aracı kullanılamıyor. Bu iki araç dışında bir de yaklaşık bir ay öncesine kadar faaliyette olan fakat artık destek verilmeyeceği duyurulan Microsoft’un adCenter Analytics isimli ölçümleme aracı bulunuyordu.

Server bazlı (server based) site ölçümleme araçlarına gelince; temelde dünya çapında kullanım oranları yüksek birkaç adet üründen söz edebiliriz. Omniture, WebTrends, Coremetrics, ClickTracks ve Urchin çözüm ortakları tarafından sistem entegrasyonları yapılan ve kişiselleştirilebilir uygulama yapıları olan ürünlerdir. Bunun yanında raporlama ve diğer teknik konularda sürekli bir destek hizmetine ihtiyaç duyulduğunun ve daha da önemlisi bu grupta yer alan ürünlerin ücretli olduklarının da altını çizmek gerekiyor.

16 Haziran 2009 Salı

Amazon ve eBay’in Gelirleri

Geçenlerde Business Insider sitesinde çok ilginç bir grafik yayınlandı. Aşağıda görebileceğiniz bu grafikte ABD’deki perakende sektörünün 2003 yılından beri offline ve online satış hacmindeki değişiklik ile Amazon’un Kuzey Amerika’daki satış hacmi karşılaştırılmış.



Yukarıdaki tabloya göre eticaret (son dönemi saymazsak) ve onun ABD’deki amiral gemisi Amazon güçlü bir büyüme trendi yakalamış. Cirosal olarak büyüklükleri de şu şekilde: Amazon’un 2009 ilk çeyreğindeki toplam cirosu 4,9 milyar dolar iken eBay’in ilk çeyrek cirosu 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Burada altını çizmemiz gereken önemli bir nokta da Amazon’un 2009 birinci çeyrek gelirlerinin 2008 yılı son çeyreğine göre sert bir düşüş yaşamış olmasına rağmen eBay’in gelirlerinin artmış olması. Sanırım bu durum, ekonomik kriz ile birlikte özellikle ikinci el ürünlere yönelen tüketicilerin dünyayı ne kadar değiştirdiğinin de bir diğer kanıtı; dünya perakende tüketicileri eBay gibi ikinci el ürün satan eticaret sitelerine yönelmiş durumda. Bu rakamların içinden çıkarabileceğimiz bir diğer sonuç da ABD’deki tüketicilerin hala yeni ürünlere olan tüketim tercihlerindeki artış. Dünyadaki genel trendin aksine ABD’deki tüketiciler hala ikinci el ürünler ile yeteri kadar ilgili değil..

Peki Amazon ve eBay’in Uluslararası Gelirleri Ne Durumda?

Dünya’nın eticaret denildiğinde akla gelen ilk iki firması / markası olan olan Amazon ve eBay’in uluslararası gelirlerine baktığımızda bu iki önemli ABD kökenli firmanın organizasyonlarını ne kadar fazla geliştirdiğini görebiliriz. Amazon’un 2008 yılı toplam gelirlerinin %53’ü ABD içerisinden elde edilirken eBay’in 2008 yılı cirosunun yalnızca %46’sı ABD’den elde edilmişti. Tabi bunda büyük pay 24’ün üzerinde ülkede ve yerel domain’de faaliyet gösteren eBay’e karşı Amazon’un henüz sadece 7 ülkede yerel domain’de faaliyet göstermesi.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Internet’te En Çok Ürün Satılan Kategori Hangisi?

İnternet ile birlikte neredeyse yapısını değiştiren seyahat sektörünü bir kenara bırakırsak Internet alışverişi denince akla hemen teknoloji ürünleri geliyor. Bilgisayar ve cep telefonu gibi sürekli yeni modelleri pazara çıkan kategorilerdeki ürünler hakkında en geçerli bilgileri ve bu yeni ürünlerin fiyatları konusundaki en verimli araştırmayı yapabileceğimiz alan şüphesiz Internet. Peki bu kategoriler hakikaten Internet alışverişinin en büyük kısmını mı oluşturuyor?

Yabancı yatırımcıların son dönemde özellikle tekstil ile ilgili e-ticaret siteleri ile Türkiye pazarına girmesi eminim birçok kişiyi şaşırttı. GittiGidiyor ve diğer bir çok sitede önemli satış hacimlerine ulaşsa da kıyafet, aksesuar gibi herkesin üzerinde denemesi gereken ürünleri içeren böyle bir kategorinin sizce potansiyeli ne olabilir?

Bugünkü yazımı 2007 yılında yayınlanan bir değerlendirme üzerine kuruyor olacağım. Shop.org ve Forrester Research tarafından hazırlanan “Online Perakendeciliğin Durumu 2007” Raporu’nun en vurucu yanı, 2006 yılı içinde ABD’deki tüketicilerin İnternet alışverişlerinde bilgisayarlara harcadıklarından daha çok parayı kıyafetler için harcadıklarının ortaya çıkması idi. Bir başka ifade ile kıyafet kategorisindeki toplam satışlar, ilk kez elektroniği geçmiş oldu.

eMarketer verilerine göre 2006 yılında 18,3 milyar dolar olan kıyafet, aksesuar ve ayakkabı kategorisi Online ticaret hacmi 2008 yılında da 26,6 milyar dolara erişti. Yine aynı araştırma firması tarafından 2009 yılı başında hazırlanan Online Perakende Endustrisi raporunda Internet üzerinden satışların 2008 yılında ABD toplam perakende sektörünün yaklaşık %12’sine ulaştığı belirtiliyor.

Peki kıyafet kategorisindeki bu alışveriş hacmi yüksekliğinin kaynağı ne?

eMarketer’in 2008 yılında yayınladığı raporda aşağı yukarı her 10 ABD gencinden 6’sının Internet üzerinden bir alışveriş yaptığı belirtiliyor. Ve “artık” tahmin edebileceğiniz gibi en çok alışveriş yapılan kategorinin %46 ile Kıyafet, Ayakkabı ve Aksesuar olduğu ortaya çıkmış. Kısacası, gençlerin Internet alışverişi tercihlerini Kıyafet, Ayakkabı ve Aksesuar ürünlerinden yana kullanıyor olması belki de bu kategorinin ABD’deki Internet ticaretinden aldığı payın her geçen gün yükselişinin de açık bir kanıtı !

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Yabancı Yatırımcılar Türkiye’ye Gelmeye Devam Ediyor

Yaklaşık üç ay önce Almanya merkezli Otto Group’un Türkiye pazarına girmesi hakkında bir değerlendirme yapmıştım. Limango isimli giyim ağırlıklı kapalı devre alışveriş veya özel kampanya sitesi olarak tanımlanabilecek bu site, açıldığından bu yana büyük bir hızla yeni üye sayısını arttırıyor.

Bu süreçte sessiz sedasız bir şekilde yine bir başka Alman firması olan Quelle de Türkiye sitesini açtı. Quelle Türkiye Doğu Avrupa başta olmak üzere 18 ülkede uzun yıllardır faaliyette bulunan büyük bir eticaret grubuna bağlı, son tüketiciye yönelik tekstil ürünleri üzerine özelleşmiş bir site.

2007 yılında ABD Ticaret Departmanı’nın hazırladığı Almanya E-ticaret Pazar Raporu’ndan aldığım aşağıdaki tabloda Türkiye’de faaliyete başlayan bu iki grubun Almanya pazarında ne kadar önemli yatırımcılar olduğu görülüyor.


Yabancı firmaların Türkiye yatırımlarına hız vermeleri sektör için uzun yıllardır beklediğimiz büyümenin gerçekleşmeye başladığını gösteriyor. Bakalım sıra hangi yabancı yatırımcıda?

11 Mayıs 2009 Pazartesi

ABD ve Türkiye elektronik ticaret sektörü arasındaki ortak yön ne?

Sektöre dair yeni raporlar elime geçmediği için son birkaç yazıda internetten alışveriş yapan tüketiciler hakkındaki analizleri aktarmaya çalıştım. Ticaret hacmi yüksek pazarlarda edinilen bu tecrübeler, doğru şekilde uygulandığında umarım Türkiye’de de olumlu sonuçlara yol açacak.

Türkiye e-ticaret sektörü aktörleri hakkında kısa bir değerlendirme yapıldığında akla ilk gelecek isimler Hepsiburada, GittiGidiyor, Biletix ve Teknosa olur. Bunlara sektörün en eskilerinden Kangurum’u da ekleyenlerimiz olacağını da göz önüne alırsak, Türkiye pazarındaki tüm oyuncuların kendi alanlarında rakipleriyle aralarını çok ciddi olarak açtığını ifade edebiliriz. Laf açılmışken bu firmaların özelliklerini de kısaca hatırlatmakta yarar var. Hepsiburada’nın B2C alanında içerisinde yer aldığı Doğan Grubu’nun da desteği ile pazardaki net hakimiyeti; Gitti Gidiyor’un yıllardır artan bir hızdaki büyüme artışına paralel olarak eBay ortaklığı ile C2C alanını neredeyse domine eder konuma gelmesi; Biletix’in organize bilet satış sistemi alanında ilk olma avantajını doğru açılımlarla geliştirerek ortaklığa gittiği Ticketmaster ile kendisi dışında bir sektör oluşmasına bile izin vermeyecek hale gelen başarısı; elektronik ticaretin emekleme dönemlerini yaşadığı bu yıllarda dahi internet mağazasını doğru konumlayıp fiziksel mağazaları ile satış hacmi olarak boy ölçüşecek konuma getiren Teknosa’nın vizyonerliği ve sektördeki ilk internet yatırımlarından olmasına rağmen yıllar süresince hizmet kalitesini yarım günde teslimat gibi dünya standartlarında servislerle geliştiren ve varlığını Migros markasından ayırmayı başarabilen Kangurum, Türkiye’de internet üzerindeki ticaretin en önemli isimleri. Malesef Türkiye’de henüz bağımsız araştırma kurumları sektörü ölçümlemediği için sektör hakkında genel bir tablo oluşturmak için firmalar ile teker teker konuşup tümevarım yoluyla bir sonuca ulaşabiliyoruz. Yine de kısaca sektör hacminin büyük bölümünün bu firmaların cirolarından oluştuğunu ifade edebiliriz.

Geçen hafta elime NetRatings’in ABD için hazırladığı 2009 Mart ayına ait e-ticaret raporu geçti. Bu raporda karşılaştığımız veriler de ilginç bir şekilde ABD’deki pazarın da yukarıda kısa bir şekilde açıklamaya çalıştığım Türkiye pazarına benzediğini göz önüne seriyor. Kısaca ABD e-ticaret sektörü de kendi alanlarını domine eden perakendecilerden / aktörlerden oluşuyor. Müşteri adetlerine (üyeler) göre yapılan listede ilk sırayı Amazon’un, ikinci sırayı eBay’in, üçüncü sırayı Ticketmaster’ın ve dördüncü sırayı da Wal Mart’ın ele geçirdiği bu rapora göre e-ticaret sitelerini ziyaret eden toplam eşsiz ziyaretçi adedi 130 milyon üzerinde ve müşteri adedi de 34 milyon kişi dolaylarında gerçekleşmiş. Müşteri penetrasyonunda Amazon %23 ve eBay %22.5 oranlarında sektördeki aslan payını alırken diğer iki büyük oyuncunun her biri de %4.5 dolayında bir penetrasyon oranına sahip olmuş.

Burada altını çizmek istediğim temel nokta e-ticaret sektörünün yapısının bu konuda gelişmiş veya gelişiminin başında olan bütün ülkelerde aşağı yukarı aynı özellikte olması. Ana aktörler ve diğerleri arasında satış ve ziyaretçi hacimleri yönünden çok büyük farklılıklar görülüyor. Belki de bu yüzden Türkiye yabancı yatırımcıların gözünde cazibesini sürekli artırıyor: potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen farklı nedenlerle henüz sektörün yeterli büyümeyi gösteremediği bir ülkede doğru yatırımlarla kısa sürede ana aktörlerden birisi haline gelme olanağı. Bunun sonucunda da ileride yakalanamayacak bir pazar payı ve satış hacmi elde etme avantajı.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Internet'ten Alışveriş Yapan Tüketicilerin Temel Özellikleri

Birçok konuda olduğu gibi elektronik ticarette de bizi kısa sürede başarıya ulaştıracak yolları öğrenmek istiyoruz. Katıldığımız konferansların ve okuduğumuz kitapların seçiminde bu tip temel reçetelere kolayca ulaşma isteğimiz baş rolü oynuyor. Aslında sektör bağımsız olarak başarıya ulaşmak için yapılacak şeyler belli: hedef kitleyi doğru analiz etmek, farklı ihtiyaçlara sahip kişilere farklı mesajlar ve hizmetler ile ulaşmak ve geri bildirimi ya da değerlendirme kapasitesini arttırıp verilen hizmet kalitesini geliştirmek. Bu yazıda kısa ve açık bir şekilde bir tüketici analizi metodu olan tüketicileri karar verme tercihlerine göre gruplara ayırmaktan bahsedip bu gruplara ulaşmada hangi yolların izlenebileceğini anlatıyor olacağım.

Perakende alışveriş sektöründe uzun yıllardır kullanılan bir metodoloji olan karar verme hızı ve kaynağına göre tüketicilerin ayrıştırılması yöntemi, e-ticaret sektörü için de verimli bir hedef kitle analizi sağlayabiliyor. Bu analizlerin sonucunda ortaya çıkan farklı tercihlere sahip segmentlere nasıl ulaşılacağı ise işin gerçek özünü oluşturuyor. Farklı hedef kitlelere ancak çok dar bir çerçevede farklı hizmetler sunabilen klasik perakende yaklaşımının (mağazacılığın) aksine e-ticaret sayesinde tüketicilere neredeyse minimum maliyetlerle tamamen kişiselleştirilmiş bir alışveriş tecrübesi sunulabilmekte.

Satınalma kararlarını hızlı verenler ve yavaş verenler olarak birçok bileşeni içeren bir gruplama yanında satınalma kararlarında mantıklı (rasyonel) ve duygusal olarak hareket edenlerin de temel değerlendirmede yer alması gerekiyor. İki grubu bir arada düşündüğümüzde aşağıdaki tabloda özetlemeye çalıştığım şekilde dört farklı tüketici grubu ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.



Her biri grubun farklı bir iletişim ve hizmet ihtiyacı bulunmakta. Örneğin rekabetçi olan bir kişiye ürün ile ilgili olarak çok detaylı bir açıklama sayfası göstermenin pek anlamı olmayacaktır. Bu nedenle bir e-ticaret mağazasının bu dört temel gurubu da tatmin edebilecek bir içeriğe sahip olmaları ve alşıveriş tecrübesi akışını bu şekilde düzenlemeleri verimliliği satış verimliliğini ve tüketici mutluluğunu artıracaktır.



Yukarıdaki tabloda örneklerini vermeye çalıştığım gibi spontan karar veren kişileri özel kampanyalardan haberdar etmek, satın alma kararlarını etkilemekte çok büyük fayda sağlayacaktır.

Yukarıda kısaca açıklamaya calıştığım bu tüketici analizi ve hizmet farklılaşması gruplama yöntemini hedef kitle ile iletişimimizin başında sonuna kadar her alanda kullanabiliriz. Arama motoru reklamcılığı kampanyalarımızdaki anahtar kelimeleri bu hedef kitlelere göre ilgili sayfalara yönlendirmek, sitemizi ziyaret edenleri gezdikleri sayfalara göre gruplayıp sonrasındaki e-posta gönderimlerimizi yukarıdaki karar verme gruplarına göre farklılaştırmak veya daha da önemlisi sitemizi tüm gruplara mensup tüketicilerin aradıklarını bulabilecekleri bir şekilde geliştirmek yapabileceklerimizin sadece birkaç tanesi.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Bir E-Ticaret Sitesinin Tasarımında Dikkat Edilecek 5 Temel Nokta

Jeffrey Eisenberg’in e-ticaret sitelerinin tasarımlarına dair altını çizdiği 4 temel konu var: Yakınlık (Proximity), Sadelik (Simplicity), Akış (Momentum) ve Güven (Assurance). Kullanıcıların ürettiği içeriklerin günümüzde çok fazla önem kazanması nedeniyle bu özelliklere Kullanıcı İçeriği’ni (User-Generated Content) de eklemenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

YAKINLIK
Her grafik, imaj ve resim ilgili olduğu içerik (metin, paragraf, ...) ile yakın bir yerde kullanılmalı.

SADELİK
Tüm sayfalar, standart Internet kullanıcısının alıştığı özelliklere uygun olarak oluşturulmalı. (Link’ler mavi renkte, metinler sola bitişik, arkafon beyaz renkte olmalı.)

AKIŞ
Belirli bir aksiyon işlemi, akışın bozulmaması için birbirini tekrar eden tüm sayfalarda aynı yerde kullanılmalı. (Sayfalar değişse de ürün seçim butonun yeri ile kayıt olma, satın alma ve sepet onaylama butonlarının yerleri sayfanın aynı alanı olmalı.)

GÜVENCE
Verilen güvence gerekli her sayfada belirtilmeli. (Satın alma kararının tüm aşamalarında sağlanan güvencenin altı çizilmeli.)

KULLANICI İÇERİĞİ
Kullanıcıların içerik üretmesi / eklemesi sağlanmalı. (Kullanıcı yorumları, ürün detay sayfalarının bir parçası olmalı.)

31 Mart 2009 Salı

Geri Dönüş ve Alışveriş Sepetinden Çıkma Oranlarında Artış Var

Geçen yıl dijital pazarlama alaninda birçok kitabı bulunan Jeffrey Eisenberg’in bir konferansına katılmıştım. Elektronik ticaret sektöründen bir çok pazarlama uzmanının da katıldığı bu etkinlikte Eisenberg, Shop.org verilerinden derlediği eticaret sektörünün geri dönüş ortalamalarını paylaşmıştı. Bu verilere göre 2002 yılında ortalama %3.2 olan geri dönüş oranı, 2005 yılında çok gerilemiş ve %2.4 olarak gerçekleşmişti.

Elime yeni geçen Emarketer raporuna baktığımda bu oranların kendini toparladığını görmek beni sevindirdi. (Gerçi farklı kaynaklardan alınmış verileri karşılaştırmak anlamlı olmayabilir ama aynı ülkeye ait olmaları nedeniyle içsel tutarlılıklarına güveniyorum.) ABD eticaret sitelerinde 2007 yılının ilk çeyreğinde %3.94 olan ortalama geri dönüş oranı, 2008 yılının ilk çeyreğine gelindiğinde artarak %3.96 olarak gerçekleşmiş. Böylesine büyük bir pazarda tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarının yavaş yavaş oturduğunu görmek, sektörün içsel gücünü kanıtlamak açısında önem taşıyor.

Aynı araştırmada ilgimi çeken bir diğer konu ise aynı dönemde alışveriş sepetinden çıkma oranlarının %57’lerden %59’lara yükselmesi. Hem geri dönüş oranlarında hem de alışveriş sepetinden çıkma oranlarında gözlemlenen simultane artış, bence tüketicilerin gün geçtikçe daha bilinçli hale geldiğini gösteriyor. Bundan yapılacak en doğru çıkarım ise firmaların iş planlarında müşteri tercihlerine daha fazla ağırlık vermelerinin gerekliliği. Orta vadede başarı, eksik mesajlar vererek günü kurtamayı değil, avantajlarının altını net şekilde çizerek doğru kişilere ulaşmayı amaçlayan firmaların olacaktır.

23 Mart 2009 Pazartesi

Müşteriler e-ticaret sitelerinden alışveriş yaparken nelere dikkat ediyor?

Marka bilinirliğinden, fiyat farklılıklarına kadar çok çeşitli faktörlerin etkili olduğu elektronik alışverişte tüketicileri anlamak gün geçtikçe daha çok önem kazanıyor. Alışveriş sonrasında tüketicinin düzgün ürünün doğru zamanda gönderileceğine olan güveninin kurulmasında nelerin etkili olduğunu bilmemiz, son tüketiciye daha çok yakınlaşmamızı sağlayacaktır.

Tüketicilerin alışveriş eğilimlerini anketler ve farklı çalışmalar ile ortaya koyan akademik araştırmalar, bu konuda bizlere çok yardımcı olabilir. Geçen hafta elime geçen bir makalede* tüketici satın alma stratejilerine dair güzel bir analiz yer alıyordu. Temel olarak bir fiyat karşılaştırma sitesine giren kişilerin yaptıkları alışveriş sitesi seçimleri konulu bu çalışmanın sonuçlarını sizinle paylaşmak istedim.

Tüketicilerin tercihlerini 5 adet ana etken belirliyor: fiyat, ürün bilgisi, satıcının algısı, kredibilite ve marka & kredibilite arasındaki ilişki. Bu konularda değerlendirmelerini yapan kişiler temel olarak 3 farklı strateji izleyebiliyorlar: Rasyonel seçim (fiyat, marka ve site kredibilitesi açısından optimal seçimi yaparak tahmini genel maliyeti düşürmek); çıkarımsal seçim (marka algısı en kuvvetli olanı seçerek alışverişin güvenli olacağına inanmak) ve kaçınımsal seçim (en düşük fiyatlı yeri tercih ederek diğer konulardaki riskleri düşürmek).

Makalede ortaya konan bu ana etkenler ve stratejilerin ilişkisi ise yapılan araştırma sonunda şu şekilde ortaya konuyor:
1- Fiyat, ürün bilgisi ve satıcının kredibilitesi; fiyat arama motorlarında site tercihlerini yapmada en çok kullanılan özellikler olarak ortaya çıkmış.
2- Tüketicilerin seçimleri ister çıkarımsal ve isterse kaçınımsal olsun, ürün bilgisi ve satıcının kredibilitesi çok önemli imiş.
3- Ürün bilgisinde oluşan artış kaçınımsal seçim tercihlerinin artışına neden olurken, rasyonel ve çıkarımsal seçim tercihlerini azaltıyormuş.

* Bo-chiuan S. (2007); Consumer E-Tailer Choice Strategies at On-Line Shopping Comparison Sites; International Journal of Electronic Commerce, Vol. 11, No. 3