30 Ocak 2010 Cumartesi

2010 Yılı E-ticaret Etkinlikleri Açısından Hızlı Başladı: NuBridge Yatırımcı Zirvesi ve Webrazzi Gündem:E-Ticaret Toplantısı

Türkiye’de uzun zamandır beklediğimiz e-ticaret sektöründeki kıpırdanmalar başladı. Limango, Markafoni gibi ‘kapalı alışveriş kulüpleri’nin hızlı yükselişi ve Vatan Bilgisayar, Bimeks gibi teknoloji marketlerinin web sitelerine yaptıkları yatırımların artışı; 2010 yılı için e-ticaret dünyasına dair genel büyüme beklentilerini güçlendiriyor. Ocak ayında organize edilen iki ayrı etkinlik ile sektörün yapısal gelişiminin hızlandığını da değerlendirebiliriz.

Türkiye’de ilk kez uluslararası ölçekte bir internet yatırımcısı etkinliği gerçekleştirildi. Yurt dışındaki önemli yatırım fonları temsilcilerini ve melek yatırımcıları İstanbul’da Türk internet firmaları ile tanıştıran NuBridge, sektör için bir dönüm noktası olmaya aday. Bu etkinliği organize eden NuBridge Ventures Kurucusu Pamir Gelenbe sayesinde birçok Türk internet şirketi ve girişimi, kendilerini ciddi büyüklükteki sermaye sahibi fonların temsilcilerine tanıtma olanağı buldu. Bu noktada, 2010 yılı boyunca desteklenecek girişimlerin kalabalık bir toplantı ile açıklandığı etohum projesini ve proje koordinatörü Burak Büyükdemir’i de hatırlamadan geçmeyelim. NuBridge gibi etkinliklerde büyük çaplı yatırımcılar her ne kadar aktif ve belli bir ölçeğin üzerinde gelir yaratan projeler ile ilgilense de, Türkiye’den orta vadede yeni projelerin çıkabilmesi için etohum gibi ara destek platformları çok büyük önem taşıyor.

Webrazzi Gündem: E-Ticaret, daha ilk toplantısı ile Türkiye’deki e-ticaret profesyonellerini bir araya getirmeyi başararak önemli sektör etkinliklerinden biri oldu. Sunumlarda e-ticaret firmalarının yanı sıra Visa ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) gibi ekosistemin finansal parçalarının temsilcileri de ellerindeki bilgileri paylaştılar. Visa Türkiye’nin daha çok dünya e-ticaret verilerini içeren sunumuna buradan; BKM’nin Türkiye e-ticaret pazarına dair verileri içeren sunumuna da buradan ulaşabilirsiniz.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Dijital müzik paylaşımı, Türkiye'de yasaklanıyor mu?

Önceki yazımda dijital müzik dünyasının son durumunu genel olarak aktarmaya çalışmıştım. Yazımı yayınladıktan birkaç gün sonra dünyada ve Türkiye'de konu ile ilgili olarak peşpeşe yeni gelişmeler ortaya çıkmaya başladı. Bu nedenle kısa bir güncelleme yapmak istedim.

Öncelikle IFPI geçen hafta içinde 2010 yılı raporunu yayınladı. Bu rapora göre 2009 yılında dijital satışlar, müzik endüstrisi toplam gelirlerinin dörtte birine ulaşsa da, 2004-2009 yılları arasında dünya müzik endüstrisi gelirleri %30 oranında azalmış. Raporda ifade edilen temel nokta; izinsiz dijital müzik paylaşımının önüne geçebilmek için bir kontrol ve ceza mekanizmasının gerekliliği. Son rapora buradan ulaşabilirsiniz.

Tam da bu dönemde; Türkiye'de de Fransa'da olduğu gibi ciddi cezaları içeren bir yasa değişikliği planlandığı şeklinde bu ve benzeri haberler, basında yer almaya başladı. Ve eşzamanlı olarak müzik yapımcılarının derneği olan MÜYAP Genel Sekreteri Ahmet Asena'nın konu hakkındaki uzun röportajı yayınlandı. Buradan erişebileceğiniz röportajda Asena, MÜYAP'ın Türkiye'de dijital müzik paylaşımı konusunda da bir hukuki altyapı değişikliği girişiminde bulunduğunu belirtmiş.

Dijital müzik sayesinde özellikle profesyonel olmayan müzik üreticilerinin veya doğrudan müzisyenlerin tanıtımlarını ne kadar başarılı (maliyetsiz) bir şekilde yapabildiğini biliyoruz. Telif hakkı konusunda oluşan ve izinsiz kullanım ile kopyalamayı caydırıcı yaklaşım; belki de orta vadede müzik endüstrisinin ekseninin güçlü müzik yapım şirketleri elinden, bağımsız ve dijital düşünebilen kişi veya firmalara kaymasını sağlayacak. Ücretsiz ve kolayca paylaşılabilen şarkı dosyaları sayesinde tanıtımını maliyetsizce yapacak bir amatör müzik grubu, geleceğin U2'su olabilecek mi hep birlikte göreceğiz. Sanırım müzik yapımcıları için uzun vadede daha büyük önem kazanacak gelir kalemi; şarkıların veya albümlerin doğrudan satışı değil, konserler gibi etkinlikler ile markalanmış özel ürünlerin satışı olacak.

19 Ocak 2010 Salı

Dijitalleşen Müzik ve Yeni Fırsatlar


Çok değil daha on yıl öncesine kadar kaydedildiği kaset veya CD’lere para ödeyerek sahip olabildiğimiz müzik, artık hiçbir kaba sığmıyor. Dijital dosya formatlarına çevrilen şarkıların İnternet sayesinde, düşük işlemcili bir bilgisayarda bile kolayca kopyalanıp kısa süre içerisinde tüm dünyaya dağıtılabilmesi mümkün hale geldi. Artık ABD ve İngiltere’de müzik sektörünün %50’sini dijital satışlar oluşturuyor. Fakat bu konuda bir başka gerçek var ki tüm dünyada izinsiz (korsan) dijital müzik tüketiminin toplam sektörü içindeki payı %95 seviyesinde. Üstüne üstlük DRM’siz müzik satışı eğilimi de giderek güç kazanıyor; hatta iTunes bile 2009 yılında bu özelliğe geçişi başlattı.

eMarketer’in verilerine göre 2008 yılı itibariyle dijital müzik satışlarının %48’i indirmeler (downloads), %42’si mobil kullanımlar (mobile), %6’sı üyelik servisleri (subscriptions) ve %4’ü reklam sponsorluğu (ad supported) servisleri aracılığı ile gerçekleşiyor.

Aşağıda dijital müzikten gelir sağlamaya yönelik günümüzde uygulanan modelleri örneklerle açıklamaya çalıştım:

Doğrudan İndirmeler (Digital Downloads): Dünyadaki en başarılı örnekleri iTunes ve Amazon Music olan şarkıların tekil veya albüm olarak direk satışı modeli. Türkiye için uzun yıllardır var olan Power Club dışında Doğan Holding’in kısa süreli denemesi Muzi’den bahsedebiliriz. 2008 yılında dünyada tek şarkı indirme adedinin 1.4 milyar ve albüm indirme adedi artışının da %36 dolayında gerçekleşmesi bu alandaki ekonomik gücü ortaya koymakta. Doğrudan tekil indirme dışında sadece üyelik ile müzik satışı yapan eMusic modelini de ayrı bir parantez açarak ekleyebiliriz. Mobil cihazlara yönelik satışlar şimdilik çok yaygın olmasa da özellikle Uzak Doğu’da önemli bir gelir kaynağını oluşturmaktadır. Japonya’da cep telefonlarına yönelik 140 milyon tekil şarkının satıldığının altını çizebiliriz.

Akan Yayın (Streaming): Dünyadaki en başarılı örnekleri Last.fm, MySpace ve YouTube olan reklamlarla desteklenen müzik tüketimi modeli. Türkiye için Fizy ve Ejdera'yı örnek verebiliriz. Bulut Teknolojisi (Cloud Computing) sayesinde geleceğin modeli olması beklenirken; müzik yapım şirketleri ile lisans anlaşmaları yapılması gerekliliği nedeniyle Müyap benzeri örgütlerin en çok sorun yaşadığı model olduğunu ifade edebiliriz.

Katma Değerli Servis: Müzik indirme veya online dinleme opsiyonlarının, başka bir ürünün veya hizmetin satışına katkıda bulunmak için ücretsiz hale getirildiği katma değer modeli. İki grup firma tarafından uygulanıyor: Mobil cihaz üreticileri ve Internet Servis Sağlayıcıları ile Operatörler. Cep Telefonu üreticileri olan Nokia’nın “Comes with Music” ve Sony Ericsson’un “PlayNow” hizmetleri bu modelin önemli örnekleridir. Diğer grupta ise Danimarkalı TDC’nin “Play”, İsveçli TeliaSonera’nın “All-you-can-eat-music”, Avea’nın “Aveamüzik”, Ttnet’in “Ttnet Müzik” ve Turkcell’in “gncPLAY” servislerini örnek olarak verebiliriz. Bu model telif hakları sorununu daha geniş bir düzlemde toplu olarak çözümleyebildği için hükümetler düzeyinde bile daha fazla tercih edilmekte. Dijital müziğin gelir modeli tam olarak oluşturulana kadar sektörün ayakta kalmasını sağlayabilecek bir model olduğunu ifade edebiliriz.

Bu modeller dışında bilgisayar oyunlarında kullanılan müziğin de ciddi bir gelir modeli oluşturduğunu da eklemeliyiz. Guitar Hero gibi müzikli oyunların artık bilgisayar / konsol oyun pazarının %15’ini oluşturduğunu göz önüne alırsak artık yeni bir albümün şarkılarını sadece dinlemeyi değil, “oynamayı” tercih edecek bir tüketici kitlesinin de var olduğunu görebiliriz.

Son olarak dijital müzik konusunda oluşan korkutucu bir yol haritasından bahsedebiliriz. Fransa ve Yeni Zelanda devletleri izinsiz dijital müzik indirenler için İnternet erişimlerini kapatmaya kadar gidebilecek caydırıcı cezalar vermeyi görüşüyorlar. Dijital Müzik / İçerik tüketimine dair yasakçı olmayan öneriler, tüm dünyada sektör profesyonelleri tarafından tartışılıyor. Türkiye’de de “her İnternet kullanıcısından standart bir ücret alınarak yaratılacak fon ile dijital telif sorununu çözmek” gibi farklı bakış açılarını içeren verimli tartışmalar bu ve benzeri platformlarda sürüyor.

* Bu verilerin ve görselin yer aldığı IFPI’nin son raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

3 Ocak 2010 Pazar

İnternet Hayat Veriyor !

İnterneticaret blog'umda olabildiğince İnternet'in doğru kitleye erişim için girişimcilere ve firmalara sağladığı olanaklardan bahsetmeye çalışıyorum. Bu konudaki değerlendirmemin en kısa hali şu: İnternet ile ücretsiz bir şekilde veya uygun maliyetle ürün ve hizmetlerin satışı için bir platform oluşturup sonrasında doğru bir strateji izleyerek hedef kitleye tanıtım ve satış yapmak mümkün. Bunun yanında çok klişe bir söz gibi dursa da 'her şey para değil'.

Bu hafta ailemden bir kişinin yaşadığı sağlık problemi nedeniyle seyrek bulunan bir kan grubuna ait birkaç ünite taze kan temin etmemiz gerekti. Umarım kısıtlı sürede az bulunan bir kan grubuna ait birkaç adet gönüllü bulmanın ne kadar zor olduğunu tecrübe etme sıkıntısını yaşamazsınız... Yasal olarak metalaştırılamayan bir madde olan 'kan'ın tedarik edilmesinde İnternet'in ne kadar önemli olduğunu bu olay ile fark ettim. Birçok alternatifin üzerinden geçip çoğunluğunu elemek durumunda kalırken bulunduğumuz hastanenin kan bankasında çalışan kişiler bizi www.kanbankasi.gen.tr sitesine yönlendirdiler. Bu site aracılığı ile hem doğru kişilere çok hızlı bir şekilde ulaşabildik hem de tek amaçları başka insanlara yardım etmek olan idealist yeni dostlarla tanışmış olduk. Herhangi bir siteye üye olma tatminin bu site için hissedilen ile karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum.

İnternet'in ihtiyacımız olan bilgiye erişmekte ne kadar önemli olduğunu açıklamaya çalıştığımız zamanlarda aklımıza hep tüketim ve eğitim geliyor. Oysa bu platformun sağlık konusunda bize sağladığı faydaların herhangi bir şekilde ölçümlenebileceğini düşünmüyorum. Umarım bu konulardaki hayati fırsatı fark eden sağlık kuruluşları ve sosyal ağlar, parasallaştırma amacı gütmeden ihtiyacı olan kişilerin doğru ve sağlıklı bilgiye ulaşabilmesi için güçlerini birleştirebilirler. İnanıyorum ki İnternet'i içselleştirmiş Z Jenerasyonu önümüzdeki yıllarda sadece ticareti değiştirmekle kalmayacak; eğitim ve sağlık gibi konularda da insanlığın yararına projeler yaratacak.

E-ticaret hacmi hangi günlerde artıyor?

comScore’un 2009 yılında yayınladığı son bültene göre ABD’de özellikle tüketici elektroniği satışlarının patlama yaptığı Şükran Günü (Thanksgiving Day), Kara Cuma (Black Friday) ve Siber Pazartesi (Cyber Monday) günlerinde eticaret ciroları 2008 yılına kıyasla ciddi artış göstermiş. Aşağıdaki tabloda görebileceğiniz gibi Noel öncesindeki alışveriş dönemini de ayrıştırabilmek amacıyla daha yeni yeni kullanılmaya başlayan Yeşil Pazartesi (Green Monday) terimi de artık comScore’un istatistikleri arasında yer almaya başlamış.


Geçtiğimiz yıl ABD’de en çok Online alışveriş yapılan günün, ciddi indirimlerin yapıldığı Siber Pazartesi olması bence krizin etkisini hala geçmediğini göstermesi açısından önem taşıyor. Belki de 2009 yılında ABD’de İnternet’ten alışveriş yapan tüketicilerin önemli bir bölümü Noel hediyelerini daha ucuza getirmek için önceden almayı tercih etti.

Peki İnternet alışverişi için özel kabul edilen bu günlerin ‘özelliği’ nereden geliyor?


Kara Cuma (Black Friday): ABD ve Kanada’da klasik perakendecilerin yoğun olarak 2000 yılından beri organize ettiği indirim günü. Şükran Günü sonrasındaki idari izin günündeki alışveriş çılgınlığını ifade ediyor. Eticaretin gelişimi ile birlikte bu gündeki alışveriş ağırlığı İnternet’e yöneldi.

Siber Pazartesi (Cyber Monday): ABD ve İngiltere’de İnternet üzerinde satış yapan firmaların 2005 yılından Shop.org gibi farklı birliklerle organize oldukları genel indirim günü. Özellikle tüketici elektroniği ürünlerinde ciddi satış hacmi oluşturmakta.

Yeşil Pazartesi (Green Monday): 2008 yılında eBay tarafından ayrıştırılmaya başlanan Noel hediyesi alışverişi günü.

Sizce Türkiye’de de İnternet’ten satış yapan sitelerde toplu indirim günleri organize edilirse, bunun eticaret sektörü hacmine olumlu katkısı olur mu?